Midebulantısı ve mide krampları semptomlardır. Birkaç farklı hastalık ile ortaya çıkar. Bulantı, bir kişi her zaman yoğun mide bulantısı ile birlikte kusmamaya rağmen kusmak isteyen bir duygudur. Bazen belirsiz sindirim semptomları da mide bulantısı olarak tanımlanır. Mide krampları, sol göğüs kafesinin altında ağrı bkS6IjV. Çocuklarda ishal ve mide bulantısı daha çok0-5 yaş arası çocukları etkileyen bir durumdur. Günde 3 defadan fazla sulu dışkılama ishal olarak kabul edilmektedir. Mide bulantısı ise birkaç kere tekrarlıyorsa sorun olduğu anlamına gelmektedir. Vücutta su kaybının oluşmasına neden olan ishal yetişkin bireyleri etkilediği gibi aynı şekilde çocuklarda da görülebilmektedir. Sık tuvalete çıkmak ve dışkının sulu olması bu rahatsızlığın belirtisi olarak kabul edilmektedir. Birtakım bakteriyel enfeksiyonlar sonrasında gelişebilen ishal çocuklarda için tehlikeli bir durum meydana getirebilmektedir. Çocuklarda rahatsızlığın şiddeti ve süresi oldukça önemlidir. İshal mikrobu bir çocuktan diğerine kolayca bulaşabilmektedir. Bundan dolayı tuvalet temizliğine de dikkat edilmelidir. Çocuklarda ishal durumunda bol su ve ayran verilmelidir. Hava sıcaklıklarının artması sonrasında bakteriyel enfeksiyonlar daha fazla gelişmektedir. Ayrıca bazı besinler gerekli şekilde muhafaza edilmezse durduğu yerde mikrop üretebilir. Bu da vücutta toksin oluşmasına ve birikmesine neden olabilir. Enfeksiyon barındıran bu besinlerin tüketilmesi sonrasında çocuklara gastroenterit yani ishal meydana gelir. Geçici olabilen bu rahatsızlık tehlikeli ishal olarak karşımıza çıkabilir. Genel anlamda çocuklarda ishal sebeplerini şöyle sıralamamız mümkündür Tüketilen gıdalar ya da su yolu ile bulaş gösteren mikrobik bağırsak hastalıklar Süt ve süt ürünlerine karşı vücutta alerji olması Parazitlerin vücuda girmesi Kullanılan herhangi bir ilacın yan etkisi Bağırsak yapısını bozan hastalıklar Bağısak işlevini bozan hastalıklar Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde ishale neden olan pek çok bakteri bulunmaktadır. Ateşsiz kusmasız ishal olabileceği gibi aynı zamanda yüksek ateşli olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Çocuklar için ayrıca dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Çocuklar Mide Bulantısı Nedenleri Nelerdir? Çocuklarda ishale kusma ve mide bulantısı eşlik edebilmektedir. Eğer bu iki durum bir arada görülüyorsa çocukların dikkatli bir şekilde bakılması gerekmektedir. Yeterli beslenme sağlanmazsa ve sıvı kaybı olursa eğer tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir. Genel olarak mide bulantısı yaşa göre farklı nedenlere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Çocuklarda mide bulantısı viral bir enfeksiyon, süt alerjisi, gıda zehirlenmesi, aşırı yemek yeme, yol tutması gibi durumlardan kaynaklanabilirken aynı zamanda öksürük ve yüksek ateşe neden olan bir hastalıktan dolayı da meydana gelebilir. Çocuklarınıza yemek verdikten birkaç saat sonra bulantı gerçekleşiyorsa eğer bu gıda zehirlenmesinden meydana gelebilir. Ayrıca küçük çocukların susuz kalmasına bağlı olarak mide bulantısı görülebilmektedir. Bebeğinizin idrar çıkmasında bir düzensizlik ve azalma varsa, dudakları kuruysa, gözleri çukurlaşmış haldeyse ve başının üzerinde yer alan yumuşak yerde çukurlaşma varsa dehidrasyon söz konusu olabilir. Bu da mide bulantısına yol açabilir. Çocuklarda İshal ve Mide Bulantısı Nasıl Geler? Midesini üşütüp kusan çocuğa ne yapmalı diye merak ediyorsanız ve aynı zamanda çocuğunuzda ishal de varsa mutlaka uzman bir doktora gitmeniz gerekmektedir. Doktor onayı olmadan herhangi bir ilacın verilmemesi gereklidir. Çocuklarınızda bu tarz bir problem su kaybına neden olarak tehlikeli sonuçlar meydana getirebilir. İshal olunca beslenmeyen ve emzirilmesi kesilen çocuklar, sıvı verilmeyen çocuklar ve 8 günden fazla sıvı dışkılama yapan çocuklar, günden 2 defadan fazla kusan çocuklar ve 12 aydan küçük bebekler susuzluk açısından oldukça risklidir. Çocuklarınıza su vermeye özen gösteriniz. Ayrıca yağsız çorba, pirinç suyu ile seyreltilmiş süt ile hazırlanmış muhallebi, elma suyu, ayran gibi sıvılar susuzluğu önleyebilmektedir. 6 aydan küçük çocukların emzirilmesi kesilmemelidir ve ölçülü olarak su verilmelidir. Bu şekilde vücuttaki sıvı kaybının önlenmesi sağlanmaktadır. Eğer ishal ya da mide bulantısı bakteri kaynaklı ise doktor çocuğunuz için gerekli olan antibiyotiği ve dozunu belirleyecektir. Sizler doktora danışmadan çocuklarınıza asla bir ilaç ya da bitkisel karışımlar vermeyiniz. Çocukların sindirim sistemi yetişkinlerden farklıdır. Çocuğum İshal ve Kusuyor, Ne Yapmalıyım? Çocuklar büyüme çağında pek çok bakteri ile karşılaşırlar. Bağışıklık sistmeleri henüz çok güçlü olmadığından hastalanabilirler. Eğer ki çoğunuzda aynı anda ishal ve kusma varsa beslenmesine dikkat ediniz ve mutlaka doktora götürünüz. Geçmesini beklemek yerine hastalığın nedenini öğrenmek ve yerinde tedavi uygulamak gerekmektedir. Özellikle buna ateş de eşlik ediyorsa daha dikkatli olunuz. İshal, normalden daha sık tuvalete çıkma ve dışkının sıvı, gevşek bir şekilde çıkarılması ile karakterize bir bağırsak bozukluğu rahatsızlığıdır. Genellikle kısa süre zarfında geçen ishal, zaman zaman altta yatan başka rahatsızlıkların ya da kullanılan ilaçların yan etkisi sebebiyle akut ishal veya kronik ishal olarak, meydana gelebilir. Bunun dışında hayat döngüsü içerisinde herkesin en az bir kere yaşayabileceği ishal, genellikle tedavi gerektirmeyen, sık su içilmesiyle ve doğru gıdaların tüketimiyle tıbbi bir tedavi gerektirmeden önlenebilecek bir rahatsızlıktır. İshale ne iyi gelir sorularının cevaplarını yazımızın detaylarında bulabilirsiniz. İshal Nedir? İshal gün içinde normalden daha sık, daha sulu ve gevşek dışkının çıkarılması ile meydana gelen bağırsak sorunudur. İshal ya da diğer adıyla diyare, genellikle birkaç gün kadar kısa süren ve tedavinin gerekmediği bir rahatsızlıktır. Fakat ishal, akut aniden ve kısa süreli ya da kronik uzun süreli olabilmektedir. Bunun dışında anne sütü tüketen bebeklerde ve bulaşıcı hastalıklar sonucu da kişide ishal görülebilmektedir. Akut ishal, dışkının normalden daha sık ve sulu gelmesi durumunun birkaç gün devam etmesiyle oluşur. Virüs kaynaklı ya da bakteriyel bir enfeksiyon sonucu oluşabilir. Gıda zehirlenmeleri de akut ishale sebep olabilmektedir. Kronik ishal ise haftalarca devam edebilen ishali tanımlar. Kronik ishalin altta yatan sebepleri arasında bağırsak hastalıkları veya bağırsak bozuklukları olabilmektedir. İrritabl bağırsak sendromu, sürekli enfeksiyon, inflamatuar bağırsak hastalığı, çölyak vb. bağırsak hastalıkları da ciddi rahatsızlıklar kronik ishal oluşumuna örnek verilebilir. İshal eşliğinde çocuklarda görülebilecek bazı belirtiler mevcuttur. Bunlar karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, ateş olarak sıralanabilir. Rahatsızlık süresince dehidrasyonun yani vücudun kaybettiği sıvının, telafi edilmesi yani rehidrasyon yapılması gerekmektedir. Tedavi sürecinin planlı ve düzenli işlemesi ishalin uzunluğuna ve nedeni bağıl olarak değişkenlik gösterebilir. Özellikle yenidoğan dönemindeki bebeklerde görülen ishal dehidrasyon oluşturabileceği için dikkatli olunması gerekmektedir. Küçük çocuklarda ve bebeklerde ishalle beraber bu belirtiler görülüyorsa dehidrasyon oluşumu söz konusudur İdrarda azalma Ağız kuruluğu Ağlama sırasında gözyaşı akmaması Göz kürelerinde çöküklük Uyku hali Huzursuzluk İshal Neden Olur? Hava sıcaklıklarının artışı besinler üzerinde bakteriyel enfeksiyonların kolay ve hızlı bir şekilde üremesine zemin hazırlamaktadır. Besinlerin saklanma koşullarına göre mikropların ve bakterilerin üremelerinde ve ürettikleri toksinlerde artış görünmektedir. Bu enfeksiyon içeren besinler tüketildiğinde ishal meydana gelmektedir. Bu yüzden uzun süre dışarıda açık bir şekilde beklemiş olan gıdaların tüketilmemesi gerekmektedir. İshalin en sık gözlenen nedenleri şu şekilde sıralanabilir Su ve gıda yoluyla oluşan mikrobik bağırsak hastalıkları Süt ve süt ürünlerine duyulan hassasiyet Müshil kullanmak İlaca bağlı yan etkiler Parazitler Bağırsak yapısını bozan hastalıklar inflamatuar bağırsak hastalığı vb. Bağırsağın işlevini bozan hastalıklar irritabl bağırsak hastalığı İshal Belirtileri Nelerdir? İshal kendi kendine düzelebilen bir bağırsak bozukluğu olarak açıklanabilir. Fakat kendiliğinden düzelse bile birkaç günden uzun sürmesi durumunda bazı belirtiler eşliğinde hastalığın daha ciddi bir hal alması söz konusu olabilir. Belirtileri görülen şu durumlar halinde bir doktora başvurulması gerekmektedir Gevşek ve sulu dışkılamak Sık sık karın krampları ve ağrıları Makat ağrısı Kanlı ya da siyah renkli dışkılamak 39 derece ve üzeri ateş Dışkıda mukus Karında şişkinlik Mide bulantısı ve kusma Aniden gelen tuvalete çıkma hissi Dehidrasyon yani su kaybı ishalin en belirgin ve önemli semptomlarından biridir. Dehidrasyonun aşırı susamak, ciltte ve ağızda kuruluk, koyu renkte idrar, daha az idrara çıkmak ya da hiç çıkamamak, halsizlik ve baş dönmesi gibi belirtileri bulunmaktadır. Dehidrasyonun özellikle çocuklar ve bebekler için tehlikeli olmasının yanı sıra yaşlılar için diyabet, böbrek yetmezliği ve bağışıklık sistemi hastalıkları yani direnci düşük bağışıklık sistemine sahip kişilerce ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. İshali Ne Keser, Tedavisi Nasıldır? İshale ne iyi gelir, ishal bir tedaviye gerek kalmadan birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Bu süreçte vücudun yeteri kadar sıvı almış olması önem taşır. İshalin daha uzun sürdüğü durumlarda sağlık kuruluşuna başvurulması halinde hekim ilaç reçetesi verebilir. İshale bakteri ya da parazit sebep olmuşsa antibiyotikler tedaviye yardımcı olabilir. Eğer ishale virüs sebep olmuşsa antibiyotiklerin tedaviye yönelik bir etkisi olmayacaktır. İshal esnasında vücutta ciddi su kaybı olduğu için kaybedilen su ve minerallerin tedavi sürecinde geri kazanılması önemlidir. İshale ne iyi gelir; sıvı içmek kişinin midesinde rahatsızlık yaratıyorsa, kusmaya neden oluyorsa sıvı damardan serum ile verilebilir. Bazı ilaçlar yan etki olarak ishal yapabilir. İshale bir antibiyotiğin neden olması durumunda bir hekime başvurulması ardından ilacın dozajında düşürülme yapılabilir ya da ilaç değişikliği yapılabilir. Bu sebeple ishal şikayetiyle hekime başvuruluyorsa kullanılan ilaçların muhakkak hekime söylenmesi gerekmektedir. Öte yandan İshale neden olan başka tıbbi rahatsızlıklar varsa bunların tedavi edilmesi gerekebilir. İshali kesebilecek ve ishale iyi gelecek bazı öneriler şu şekilde sıralanabilir İshalken sıvı kaybı çok olduğundan bol miktarda su tüketilmelidir. Vücudun kaybettiği suyun organlara zarar vermesi bu şekilde önlenebilir. Türk kahvesine sıkılan limonla bir karışım elde edilir. Bu karışım yenildiğinde ishal kesilebilir. İshal olunduğunda yeşil çay tüketilmesi ishali kesebilir. Fakat yeşil çayın bir iki fincandan fazla tüketilmesi zararlı olabilir. Patates ishale birebir bir sebzedir. Haşlanmış patatesin tüketilmesiyle ishal kesilebilir. İshale ne iyi gelir, siyah çay tüketilmesi ishali kesebilir. Özellikle çayın demli olması daha etkili olacaktır. İshali kesmek için yağsız pirinç pilavı tüketilebilir. İshale ne iyi gelir, sarımsağın çok faydalı olduğu antibiyotik olarak adlandırıldığını biliyoruz. İshalken tüketilen sarımsak bağırsaklarda ishale neden olan bakteri ve virüslerin ölmesine yardımcı olur bu sayede ishal geçirilebilir. Posalı yiyeceklerin bağırsaklara çok iyi gelir. Tıpkı patates gibi havucunda ishali kestiği bilinmelidir. Haşlanmış havuç tüketilmesi önerilir. Kabukları soyulmuş ve püre haline getirilmiş elmanın tüketilmesi önerilmektedir. Bağırsak sağlığını koruyucudur ve sindirimi kolaydır. İshali ne keser ishalken yenilecek muzun ishali hafifletici ve geçirici özelliği vardır. Günde birkaç kez yenilebilir. Leblebi tüketilmesi ishali geçirebilmektedir. Bir avuç leblebi tüketilmesi yeterlidir. İshali ne keser yaban mersini ishali hafifletici etkidedir. Kurutulmuş yaban mersininin tüketilmesi önerilir, yaş olarak tüketilmesi ishali arttırıcı özelliğe sahiptir. Papatya çayının ishali kesici etkisi vardır. Aynı zamanda bağırsakların sağlığını da korur ve hasar almasını engeller. Bu sebepten ishalken papatya çayı tüketilebilir. İshal ne iyi gelir, ishalken bağırsakların sağlığı oldukça bozulur ve bağırsakta bulunan yararlı bakteriler ishalin etkisiyle ölebilir. İshalken probiyotik tüketilmesi bağırsakların sağlığını korur aynı zamanda da ishali geçirebilir. Probiyotik eczaneden alınabildiği gibi doğal olarak bazı besinlerin içerisinde de bulunmaktadır. Bu besinler ayran, yoğurt, turşu, bitter çikolata, peynir ve kefirdir. Hem ishalden korunmak hem de ishali kesmek için tüketilmesi önerilir. İshalken asitli içeceklerden uzak durulması önerilir. İshal süresince yağlı besinler tüketilmemesi önerilir. İshal Türleri Nelerdir? Akut İshal Genellikle 1-2 gün süren ve kendiliğinden iyileşen ishal türüdür. Sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Sürekli İshal 2-4 hafta arası sürebilmektedir. Kronik İshal En az 1 ay sürebilir. Belirtileri devamlı seyredebilir ya da zamanla iyileşip tekrar oluşabilir. İshale İyi Gelen Yiyecekler Nelerdir? İshale iyi gelen diğer yiyecekler şu şekilde sıralanabilir - Elma - Muz - Haşlanmış patates - Havuç - Pirinç lapası - Leblebi İshale iyi gelen bitki çayları şunlardır - Adaçayı - Nane - Papatya - Asma yaprağı - Biberiye - Karanfil kökü İshal Yapan Yiyecekler Nelerdir? İshal yapan yiyecekler şu şekilde belirtilebilir - Sarımsak - Karpuz - Yoğurt - Kavun - Soğan - Baharatlı yiyecekler - Kızartma türleri ve yağlı yiyecekler - Kefir - Fast food - Yeşil yapraklı sebzeler ve lifli gıdalar Su Gibi İshal Neden Olur? Dışkının su gibi olması bağırsakların sıvı emilimini etkili bir şekilde yapamamasından kaynaklıdır. Bu durum dehidrasyona yani yüksek su kaybına sebep olabileceğinden dolayı ishalin su gibi olması durumunda ve gün içerisinde en az üç kere tuvalete çıkarak oluşması durumunda ciddi sonuçlara sebebiyet verebileceği için bir hekime başvurulması gerekmektedir. Güncelleme Tarihi 28 Şubat 2022 Yayınlama Tarihi 01 Mart 2022 Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Türkiye genelinde yapılmış kapsamlı bilimsel bir araştırma olmasa da Sağlık Bakanlığı''nın desteklediği bir çalışma gösteriyor ki; ülkemizde prostat kanseri endüstrinin geliştiği İstanbul, Ankara gibi bölgelerde daha sık görülüyor. Diğer bölgelere oranlara gelişmiş endüstri bölgelerinde sık görülmesi ise, bazı meslek gruplarına bağlanıyor. Özel olarak tanımlanmış bir meslek grubu olmasa dahi, böcek ilacına maruz kalanlar, petrol ve kimya sanayi çalışanları, yüksek manyetik alan ve elektrik sanayi çalışanlarında prostat kanserinin daha sık görüldüğü bildiriliyor. Buna karşın mesane kanserinde ise durum daha farklı ve mesleklerle yakından ilişkili ilerliyor. Mesane kanseri kimyasallarla yakından ilgili olduğu için, özellikle kauçuk, boya, deri, kaplama ve alüminyum sanayi çalışanları ve kimya sanayi çalışanlarında artmış bir risk söz konusu oluyor. Tüm bu etkenler ek olarak sigara içimi de diğer tüm kanser hastalıklarında olduğu gibi prostat ve mesane kanserine yakalanmak ihtimalini büyük oranda artıyor. ''1 Dakikalık Muayene ve Kan Taraması Hastalıkları Erken Evrede Yakalayabiliyor!''Prostat Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Faruk Yencilek; ''günümüzde, endüstrileşme, kimya sanayisinin büyümesi ve sigara kullanımının artmasıyla beraber artış gösteren prostat ve mesane kanseri, 1980''li yıllarda ve 90''ların başında geç evrelerde saptanabiliyorken, bugün her iki kanser türü de gelişen teknolojiyle beraber erken evrede yakalanıp başarı ile tedavi edilebiliyor. Prostat kanserinde ise 1 dakikalık rektal muayene ve kanda yapılan PSA ölçümü teşhis edilebiliyor'' diyor. Mesane kanseri hastalarının doktora başvurmada ilk şikayeti, %85 oranında idrarda ağrısız kanama olarak öne çıkıyor. Bunu takip eden şikayetler ise enfeksiyonla karıştırılmakla beraber, idrarda yanma ve sık idrara çıkma isteği olarak kendini gösteriyor. Prostat kanserinde, günümüzde kanser taraması daha sık yapıldığından hiçbir belirti yokken hastalığı yakalamak mümkün olabiliyor. Hastalıkta, kesin bir belirti olmamakla birlikte zorlu idrar yapmak, kesik kesik idrar yapma ve sık tuvalete çıkma gibi sıkıntılara görülebiliyor. Prostat kanseri vakalarında en sıkıntılı durum ise, herhangi bir belirti olması durumunda erken evrenin geçirilmiş olması. Doç. Dr. Faruk Yencilek, özellikle vurgulanan tarama testlerinde amacın, hastalığın prostatın dışına çıkmadan yakalanmasını sağlamak olduğunu dile getiriyor. Prostat Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Faruk Yencilek; doktordan çekinen hastalara ise bazı hatırlatmalar yaptı ''Doktordan çekinerek sağlıklı olma yolunda yapılan tüm girişimler sağlıksızdır. Hangi test olursa olsun bütün bunların bireysel olarak yorumlanması ve değerlendirilmesi için hekime ihtiyaç vardır. Prostat kanserinde önemli olan hastalığı daha prostatın dışına çıkmadan yakalamaktır. Çünkü erken aşamadaki prostat kanseri ameliyat dışında HIFU gibi farklı yaklaşımlarla da tedavi edilebiliyor.''''Sigaraya hiç başlamamak en iyi risk azaltıcı yaklaşımdır!''Prostat Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Faruk Yencilek; ''mesane kanseri için en önemli riskin sigara olduğunu söylüyor ve ekliyor ''Ağır içici olarak adlandırılan ve günde 1 paketten fazla sigara içenlerde risk 5 kat daha yüksektir. Sigara bırakıldığında mesane kanseri gelişme riski ilk 4 yılda %30, sonraki 25 yılda %60 oranında azalır. Ancak hiçbir zaman sigara içmeyenler seviyesine inmez. Dolayısıyla sigaraya hiç başlamamak en iyi risk azaltıcı yaklaşımdır. Ayrıca kimyasal sanayi çalışanları, kemoterapi kullananlar, radyoterapi görmüş olanlar, uzun süreli taşı olanlar ve uzun süreli sondalı kalanlar da risk grubu içindedir.''''Prostat kanserinden korunmak için; Hayvansal yağ ve kırmızı et tüketimine dikkat edilmeli''Prostat kanseri korunmak için fazla hayvansal yağ ve kırmızı et tüketilmesinden kaçınmalı ve meyve, sebze tüketimi artırılmalıdır. Fazla kalorili fast food beslenmeyi terk etmeliyiz. Obezite ile mücadele edilip ideal kiloya spor yaparak düşülmelidir. Mesane kanserinden korunmak içinse sigara kullanılmamalı ve pasif içici olmamalıyız. Kimya sanayi çalışanıysak veya kimyasallarla ilgili işimiz varsa mutlak olarak kimyasallardan direk temastan kaçınmalıyız ve mesleki koruyucu tedbirlere uymalıyız. Prostat kanserinde 3 risk grubuProstat kanserinde en önemli risk grupları genetik, ırk, yaş olarak öne çıkıyor. Birinci derece yakınlarda 1 kişide prostat kanseri varsa risk 3 kere, 2 yakınında varsa risk 5 kere, 3 yakınında varsa risk 11 kere yüksektir. Ayrıca yaş ilerledikçe paralel bir şekilde artan prostat kanseri en çok Amerikalılarda ve siyah ırklarda görülüyor. İshali kesmek için pirinç lapası yemek, mide ağrısını azaltmak için karbonatlı su içmek, mide bulantısını geçirmek için nane limon tüketmek, kabız olunca tuvalete çıkmak için zeytinyağ içmek gibi geleneksel yöntemler sizi daha fazla hasta edebilir. İshal, kabızlık, mide ağrısı ve mide bulantısını kesmek yerine hızla doktora gitmelisiniz. Abone ol Mide ağrısı ya da ishal gibi durumlarda toplumda yaygın olarak nane-limon, karbonatlı su içmek gibi geleneksel yöntemlerden yararlanılıyor. Halk arasında sindirim sistemi sorunları sıklıkla görüldüğü için tedavisi çok fazla önemsenmiyor. Oysa şikayetlerin uzun sürmesi durumunda doğal yöntemleri denemeye devam etmek yerine mutlaka uzman yardımı alınması gerekiyor. Hastalar mide bağırsak sistemi ile ilgili problemlerde ilk etapta büyüklerinden kalma yöntemlere başvurarak, sorunlarının düzeldiğinden bahsetmektedir. Özellikle mide ağrısı genellikle strese ya da üşütmeye bağlanmakta ve hastalar doktora başvurmakta geç kalabilmektedir. Oysa sağlıklı bir yaşam için düzenli bir sindirim sistemi çok önemlidir ve hastalar doğal yöntemlerden faydalanma düşüncesi ile bazen bu sisteme daha çok zarar verebilmektedir. Mide bağırsak sağlığı ile ilgili doğru bilinen ancak yanlış olan uygulamalar şöyle sıralanmaktadır Mide ağrısına karbonatlı su Mide ilaçları henüz hastalıkların tedavisinde kullanılmazken karbonatlı su mide ağrılarında sıkça kullanılmaktaydı. Günümüzde de bu şikayetleri yaşayan pek çok insan karbonatlı su tüketmektedir. Karbonat aşırı tüketildiğinde, vücudun kimyasını etkileyip; kandaki pH düzeyini bozabilir. Bu nedenle doktor önerisi ile eczanelerden temin edilecek çiğneme tabletleri daha güvenlidir. Ancak bu tabletler de gelişigüzel kullanılmamalıdır. Karbonatlı suyu tükettikten sonra sorun devam ediyorsa doktora başvurulması önemlidir. Mide bulantısına nane limon Hastaların mide sorunlarında başvurduğu bir diğer yöntem de limon suyuyla kuru naneyi kaynatıp içmektir. Nane tıbbi olarak da kullanılan bir bitkidir. Özellikle bağırsak kökenli karın ağrılarında nane içerikli ürünler tedavide kullanılabilmektedir. Ancak limon asit içerikli bir besindir. Zeminde mideyle ilgili bir problem varsa nene ve limon ikilisi çözüm olmamaktadır. Özellikle reflü, gastrit veya ülseri bulunanlarda limonlu öneriler mide asit salgısını artırır. Bu nedenle mide ağrısı, ekşimesi, yanması gibi sorunlarda bu yöntemlere başvurmak yerine bir gastroenteroloji uzmanına gidilmelidir. İshal durumunda pirinç lapası İshalde zararlı olmayacak bir yöntem de pirinç lapası veya haşlanmış patates tüketilmesidir. Burada temel mantık ishal olan kişinin yağlı yiyeceklerden uzak kalmasıdır. Ancak ishal şikayetleri görülüyorsa bir uzmana danışılmalıdır. Çünkü ishal bağırsak enfeksiyonu kaynaklı da olabilir. İshal kesici yöntemler bu süreçte denenmemelidir. Kişinin bol sıvı alması daha büyük önem taşımaktadır. Doktorun uygun gördüğü şekilde tedavi planlaması yapılmalıdır. Soğukta kalanın midesi üşür Mide üşümesinin tıpta bir karşılığı yoktur. Ancak mide üşütmesi denen kavramın akut gastrit olabileceğini söylemek mümkündür. Bulantı, kusma, iştahsızlık, şişkinlik hissi, mide ekşimesi akut gastrit belirtileridir. Sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, romatizmal ağrı kesicilerin uzun süreli kullanımı, stres, gıda alerjileri, besin zehirlenmeleri sonucu ortaya çıkabilir. Soğukta kalmak, ayakları üşütmek hassas bağırsak hastalığı olan kişilerde yakınmaları artırabilir. Yani üşütmeyle midenin değil bağırsakların ilgisi vardır. Kahve ve gazlı içecek midedeki hazımsızlığı alır Gazlı içeceklerin yemek borusu ve mide üzerinde tahriş edici etkileri vardır. Hazımsızlık ya da ishal problemleri gazlı içecek ve kahve karışımıyla atlatılmaz. Gazlı içeceklerdeki asit ve gaz bileşimi midenin diğer sıvı alımlarına oranla daha da fazla büyümesine neden olur. Midede uzun süre kalabilen gazlı içecekler, mide yapısını bozar. Ayrıca gazlı içecekler beynin dopamin salgılamasına neden oluyor. Bu da bireyin kendisini o içeceklere bağımlı hissetmesine neden oluyor. Bunun yanında asitli içecekler depresyona davet çıkarırken uzun süreli kullanımlarda da beyin fonksiyonlarını yavaşlattığı bilinmektedir. Gazlı içeceklerin içinde bulunan şeker gibi maddeler aşırı tüketimde ek olarak astım, egzama, diyabet, böbrek taşı oluşumu, ileriki safhalarda böbrek yetmezliği, diş çürümeleri gibi birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Çekirdekli gıdalar apandisite yol açar Apandisitin beslenmeyle doğrudan bir bağlantısı bulunmamaktadır. Ancak küçük çocuklara çekirdekli gıdalar verilirken dikkatli olunmalıdır. Ayrıca çekirdek ya da başka bir faktör olmaksızın, vücudun kendi yaptığı “fekalit” adı verilen taşlaşmış dışkı da deliği tıkayabilir ve apandisit oluşumuna ve buna bağlı sorunlara yol açabilir. Zeytinyağı kabızlığı geçirir Zeytin, üzerine dökülen kekik ve zeytinyağı ile tüketildiğinde kabızlık sorununa iyi gelmektedir. Zeytinyağı bağırsaktan yiyecek geçişini sağladığı için aç karnına 1 tatlı kaşığı zeytinyağı tüketmek faydalı olacaktır. Ancak beslenme konusu her hastada aynı etkiyi vermeyebilir. Birine iyi gelen bir besin, diğer bir kişiye iyi gelmeyebilir. Beslenme konusunda daha temkinli bir şekilde deneme yanılma yöntemini uygulamak doğru olacaktır. Bir besine büyük anlam yüklemek doğru değildir. Bağırsak hareketlerinde değişiklik, dışkılamanın sıklığında ve hacminde değişiklik meydana gelirse tıbbi yardım almakta fayda vardır. Kabızlık belirtileri üç haftadan uzun sürerse bir gastroenteroloji uzmanına başvurulmalıdır. Kabızlığın birçok sebebi olacağı unutulmamalıdır. Bu sebeplerin araştırılması ve tedavinin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi için uzman yardımı almak önemlidir. Gebelik planlı olsun ya da olmasın kadında bir heyecan ve bilinmezlik duygusu yaşatır. Gebelik isteyen kadınlar her ay adet kanamasının gecikmesini dört gözle beklerken, vücudunda herhangi bir belirti olup olmadığını sık sık kontrol eder. Plansız gebeliklerde ise kimi zaman belirtiler hemen kendini gösterirken, bazen ileri gebelik haftalarına kadar kadın hiçbir şey hissetmeyebilir. Zaten her kadının vücudu kendine has özellikler barındırdığından hamileliğin genel geçerli belirtileri bazen fark edilir derecede yoğun olurken, bazen de çok fark edilmeyebilir. Bu bakımdan hamilelik belirtilerinin neler olduğunu bilmek ve vücutta bunların var olup olmadığını kontrol etmek gebelik şüphesi olan kadınlar için önemlidir. Neredeyse her anne adayının değişen dozda yaşadığı hamilelik belirtileri ise aşağıda sıralandığı şekilde olur. En sık yaşanan 15 hamilelik belirtisi Adet gecikmesi Üreme çağında olan ve aktif cinsel yaşamı olan her kadın, korumasız ya da korunarak cinsel ilişki yaşıyor olması çok da fark etmeksizin, adet gecikmesi yaşadığında gebelikten şüphe edebilir. Zira adet gecikmesi gebelik için ilk belirtidir ve muhtemelen en kesin olan belirtidir. Zira o ay yumurtlama sürecinde bir gebelik oluşmuşsa, yüksek ihtimalle adet kanaması olmayacaktır. Bazı anne adayları adet dönemlerinde oldukça açık renkte hafif bir kanama yaşayabilirler. Bu da normal adet kanaması gibi değildir ve muhtemel gebeliğin bir habercisi olabilir. Hamilelik hissi Hisler, her ne kadar çok sübjektif olsa da, birçok anne adayı gebe kaldığını hissettiğini ifade etmektedir. Bu durum çoğunlukla psikolojik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada unutulmaması gereken hususlar; gebeliği çok isteyen kadınların her ay kendini gebe kalmış gibi hissedebilecekleri, bunun tam tersi olarak da bazı anne adaylarının bu durumu ilk tekmeyi hissedene kadar yaşayamadığıdır. Bu sebeple de her gebelikte hamilelik hissi erken dönemde oluşmayabileceği için umutlanmak ya da umutsuzluğa düşmek için bir sebep değildir. Memelerde hassasiyet Memelerde hassasiyet, gebelik sürecinde yaşanan en yaygın belirtiler arasındadır. Memelerin, adet öncesi dönemde olduğu gibi şişmesi, hassaslaşması gebelik belirtileri arasındadır. Özellikle de sırt üstü yatarken bu ağrı daha çok hissedilmektedir. Ancak yine adet kanaması başlamadan birkaç gün önceden de memelerde dolgunluk ve hassasiyet oluştuğu için gebeliğin kesinliğinden bahsedilmesi güçtür. Yorgunluk, halsizlik Hamilelik, anne adayının vücudunda kan volümünün 2 katına çıktığı bir süreçtir. Bu sebeple de metabolizma hızlanır ve hem anne adayına hem de bebeğe uygun şartları yaratmak için oldukça hızlı bir şekilde çalışır. Bundan kaynaklı olarak anne adayının vücudu bu yeni duruma alışma sürecinde yorgunluk, halsizlik ve uyku haline girebilir, sık sık uyku ihtiyacı duyabilir. Sık sık tuvalete çıkma ihtiyacı Yeni oluşan gebelikte bebek, rahime yerleşmiş ve gelişmeye çalışmaktadır. Rahim ise, mesaneye oldukça yakın bir yerde olduğundan, gebeliğin ilk haftalarından itibaren mesaneye baskı yapmaya başlar. Bunun bir sonucu olarak da kadınlar hamileliğin başından sonuna kadar normalden daha sık tuvalete çıkma ihtiyacı hissedebilir. Mide bulantısı ve kusma Hamilelikten bahsedildiğinde en erken belirtilerinden birisi özellikle sabahları şiddetlenen mide bulantılarıdır. Hatta çoğu kadın bu mide bulantısı şikayetinden şüphelenerek gebelik testi yapar. Mide bulantıları gebeliğin ilk üç ayında daha yaygın görülmekte, ikinci üç aylarında ise hafiflemektedir. Bulantılar özellikle sabah uyanınca daha yoğun yaşandığından, anne adaylarına yatağın yakınına tuzlu minik atıştırmalıklar koyup kalkmadan onları yemeleri önerilir. Bu sayede mide bulantısı bastırılabilir. Baş dönmesi Erken hamilelik belirtilerinden bir diğeri de baş dönmesidir. Hamilelik döneminde kan volümü arttığı için anne adayının tansiyonu ani hareketlerde düşebilir ya da yükselebilir. Bu gibi durumlarda anne adayı erken dönemde baş dönmesi yaşayabilir. Doktorlar erken dönemde, daha doğrusu tüm gebelik boyunca anne adayları ani hareketlerden kaçınmayı önerir. İştahın açılması ya da kapanması Hamileliğin diğer yaygın belirtisi ise iştah durumundaki ani değişimlerdir. Hamileliğin erken döneminde dahi anne adayı bazı yiyecekleri aşerebilir ya da yaşanan mide bulantıları sebebiyle de bazı besinlerden tiksinebilir. Bu tür değişimlerin artan gebelik hormonlarından kaynaklandığı ve genellikle ilk 3 aylık dönemin sonunda bittiği bilinir. Kokulara karşı hassasiyet Anne adayları gebelik süreci boyunca bazı kokuları daha keskin duyabildiğini fark etmektedir. Bazı parfüm kokuları ya da yemek kokuları dayanılmaz gelebilir. Bunun en önemli sebebi ise vücutta yaşanan hormonal değişimlerdir, gebeliğin ilerleyen aylarında hormonlar düzene girdikçe ya da vücut bu hormonsal değişimlere uyum sağladıkça koku hassasiyeti de azalacak veya bitecektir. Mide ekşimesi Hamileliğin oluşumundan itibaren rahim büyümeye ve kendisine komşu olan mideye baskı yapmaya başlar. Bu sebeple anne adaylarının midesindeki besinlerin sıkışması ile midede bir takım rahatsızlıklar ve sindirim sorunları yaşanabilir. Zaman zaman ağza acı bir tat gelebilir. Kabızlık Hamileliğin başından sonuna kadar sürekli olmayan, zaman zaman yaşanan sindirim problemleri görülür. Çünkü bebek büyüdükçe rahim de büyür ve sindirim organlarına baskı yapar. Bunun sonucu olarak da anne adayları sık sık kabızlıktan şikayet eder. Duygu durumunda dalgalanmalar Gebelik süreci, anne adayının hormonal olarak değiştiği bir süreçtir. Vücudun bu duruma adapte olması kolay olmamakta ve zaman almaktadır. Yaşanan bu hormonal değişimler, direkt olarak anne adayının duygusal durumunu da etkilemektedir. Bu sebeple de anne adayı bir anda mutlu olurken, bir anda oldukça sinirlenebilir. Özellikle de ilk hamileliğini yaşayan kadınlar, gebeliğin ilerleyişi ve bir bebek sahibi olmanın nasıl olacağının bilinmezliği konusunda hissettikleri kaygı ve gerginliklerden dolayı da hüzün ve mutsuz bir ruh haline daha kolay girer. Vücut ısısının artması Gebelik gerçekleştiği anda itibaren kadının vücut ısısı bir miktar yükselir. Hem hormon salgılarının artışı hem de vücuttaki kan hacminin artması vücut ısısının yükselmesine sebep olmaktadır. Gebelik süresince vücut ısısında hafif düzeyde artış normalken ve tolere edilebilirken, gebelikle uzun süre devam eden aşırı ateşlenme gibi durumlar bir sorunun varlığına işaret edebileceği için mutlaka vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekir. Kanama Hamile olan kadınların en çok korktukları konulardan birisi kanama olmasıdır. Zira gebelikte kanama çoğunlukla düşük belirtisi olarak bilinir. Ancak hamilelikte kanama aynı zamanda hamilelik belirtilerinden birisi olarak da bilinir. Gebeliğin oluştuğu ilk haftalarda görülebilen hafif lekelenme şeklindeki kanama embriyonun rahim duvarına yerleşmesinden kaynaklanan “yerleşme kanaması” olabiliyor. Ancak bu kanama adet kanı gibi yoğun değildir, birkaç damlalık lekelenme şeklinde olur. Bunun dışında daha fazla olan, birden fazla kez gerçekleşen kanamalar gebelikte normal dışı durumlara işaret edebilir. Bu sebeple de gebeliğin ilk haftalarından sonra görülen her türlü kanamada mutlaka bir uzmana başvurmak önerilir. Kasıklarda ağrı Hamilelik belirtileri arasında kasıklarda ağrı da bulunmaktadır. Gebelik gerçekleştikten sonra adet döneminde yaşanana benzer şekilde kasıklarda ağrı hissedilebilir. Bunun sebebi rahmi yerinde tutan bağların gebelikten dolayı gerilmesidir. Bundan dolayı da anne adaylarının ani hareketlerden kaçınmaları önerilir. Hamilelik belirtileri kaç günde ortaya çıkar? Bir gebeliğin olup olmadığının tespit edilme yollarının en ideali, adet gününü 1-2 gün geçtiğinde kanda gebelik testi yapmaktır. Ancak gebelik isteyen bir kadın daha erken dönemde gebeliğin varlığını ya da yokluğunu adet kanamasına ortalama 1 hafta varken de öğrenebilir. Şöyle ki; döllenme gerçekleştikten sonra gebelik ürünü olan embriyonun rahim içine yerleşmesinden bir hafta sonra kadının vücudunda Beta HCG salınmaya başlar. Bu hesapla yaklaşık olarak son adetin 20. günü gibi kanda gebelik hormonu olarak bilinen Beta HCG testi yapılırsa Beta HCG değerinin değerinin üzerine çıktığı görülür. Normal şartlarda hamile olmayan bir kadının kanındaki Beta HCG miktarı 0 ve altında bir değerdir. Yani aslında gebelik durumu dışında kanda Beta HCG hormonu tespit edilemez ve tam da gebeliğin gerçekleşmesine paralel olarak yükselmeye başlar. Embriyo rahme yerleştikten sonraki ilk 48 saat içerisinde Beta HCG değeri ikiye katlanır, ondan sonraki haftalarda ise miktarı artarak 10. haftanın sonunda en yüksek değerine ulaşır. Gebelik olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak en doğru sonucu kanda bakılan Beta HCG değeri verir. Ancak Beta HCG testi ile en doğru sonucunu elde edebilmek için kadının beklenen adet gününün 1-2 gün geçmesini bekledikten sonra kanda gebelik testi yapılması önerilir. Hamileliğin ilk hafta belirtileri nelerdir? Bir kadının yumurtası sperm tarafından döllendi ve oluşan embriyo rahim içi dokusuna tutunabildiyse, işte o zaman vücutta gerçekleşen pek çok değişim hamileliğe işaret ediyor olabilir. Bu değişimlerden bazılarını anne adayı kolaylıkla fark edebilirken, bazılarının hissedilir hale gelmesi zaman alabilmektedir. Bir haftalık bir gebelikte anne adayının en sık yaşayabileceği işaretler Adet kanamasının gecikmesi, Mide bulantısı veya kusma özellikle sabahları yataktan kalkar kalkmaz, Bazı yiyeceklerden sebepsiz bir şekilde tiksinme veya bazı besinlere aşerme, Aşırı halsizlik, yorgunluk, uyku halinde olma, Daha sık idrara çıkma, Ağızda metalik bir tat özellikle de bir süre aç kaldıktan sonra, Memelerde aşırı hassasiyet ve gerginlik, Pelvik bölgede duyarlık hissi, Kokulara karşı aşırı hassasiyet olarak sıralanabilir. Daha bir haftalık bir hamilelikte yukarıda sıralanan belirtilerden biri ya da birkaçı görülebilir. Ancak anne adayının bunlardan ilk önce hangisini fark edeceği ya da kaç tanesini yaşayacağı bünyeye göre değişkendir. Zira gebelik, kadının kendi bünyesine has özellikler gösterdiği bir süreçtir ve hamilelik döneminde hissedilenler, yaşanan belirtiler her kadına göre değişiklik gösterir. Tüm bunların içinde en belirgin erken hamilelik belirtisi de adet gecikmesidir. Hamilelik nasıl anlaşılır? Hamilelik, erken dönemde çeşitli belirtiler ile kendini göstermeye başlar ve daha önceden başka gebelikler yaşamış olan kadınlar bunu hisseder. Ancak bu konuda kesin sonuca gebelik testi yaptırılmasıyla ulaşılabilir. Kadınlar gebelikten şüphe ettiklerinde çoğunlukla eczaneden alabildikleri idrarda gebelik testi yapar ve gebe olup olmadıklarını öğrenir. Ancak kanda gebelik testi, idrarda gebelik testine göre daha garanti sonuç verir. Çünkü bir gebelik gerçekleştiğinde hamilelik hormonu olan Beta HCG öncelikle kanda kendini gösterir, birkaç gün sonra idrarda test edilebilir düzeye gelir. Bu bakımdan idrarda yapılan gebelik testinin negatif sonuç vermesi gebeliğin kesinlikle olmadığını göstermezken, pozitif sonuç vermesi gebeliğin kanıtıdır. Zira hamilelik hormonu idrarda görülebilecek kadar arttığında kadın en az 2 haftalık hamiledir. İkinci gebeliklerde farklı belirtiler görülür mü? Her ne kadar genel geçerli gebelik belirtileri olsa da, her kadının vücudu kendine özel olduğundan hamileliklerde yaşanan belirtiler ve onların dozu farklılık gösterir. Aynı şekilde her gebelik de kendine özgüdür ve ilk gebelikle ikinci gebelik arasında da birtakım farklılıklar olabilir. Aslında gebelik belirtileri aynıdır, ancak her gebelikte bunun hissedilme, fark edilme düzeyi farklı olabilir. Örneğin; ikinci gebeliğini yaşayan kadınlar bunu ilk gebeliğe göre çok daha erken dönemde hisseder ve hangi belirtinin neye işaret ettiğini de daha iyi bilir. Aynı zamanda ikinci gebeliklerde bebeğin hareketleri daha erken dönemde hissedilir. Çünkü ikinci gebelikte anne adayı rahimdeki bebeğin hareketlerine daha aşinadır. Bunlar gibi ikinci gebeliklerdeki farklılıklar aşağıda sıralanmıştır. Karın daha erken dönemde büyür! İkinci gebelikte anne adayının karnının belirginleşmesi birincisinden farklı olabilir. İlk gebeliklerde karın kasları gerildiği ve henüz eski gücüne ulaşmamış olabildiği için, çoğu kadının hamile olduğu ilkinden biraz daha önce belli olmaya başlayabilir. Göğüsler daha az büyür! İkinci gebelikte, anne adayının göğüsleri ilk gebeliğe göre daha az hassas olabiliyor. Aynı zamanda ilk gebelikte çok büyürken, ikincisinde önceki kadar büyümeyebiliyor. Bebeğin hareketleri daha erken hissedilir! İlk gebelikte her şey çok yabancı olduğundan, anne adayları bebeğin hareket etmeye başladığı ilk dönemlerde bunu hissedemeyebiliyor. Ancak ikinci hamilelikte bebeğin hareketleri ve tekmeleri daha erken dönemde hissedilmeye başlıyor. Çünkü ikinci gebelikte daha tecrübeli olmaktan dolayı anne adayları nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor. Braxton Hicks kasılmaları daha erken başlar! Braxton Hicks kasılmaları, gebelikteki yalancı kasılmalardır ve vücut bu şekilde gerçek doğum kasılmalarına hazırlık yapmaktadır. Genellikle anne adayı hareket ettiğinde ya da pozisyon değiştirdiğinde kendiliğinden geçen Braxton Hicks kasılmaları ikinci gebeliklerde çok daha erken dönemde başlar. İlk gebelik ve ikinci gebelikte aynı olan belirtiler nelerdir? İlk, ikinci ya da daha fazla sayıda olmasının hiçbir önemi olmadan her gebelikte yaşanan klasik belirtiler vardır. Bunların hepsi ya da birkaçı her anne adayı tarafından yaşanır. Daha sık idrara çıkma, Mide bulantısı ve özellikle sabah bulantıları, Yorgunluk ve halsizlik, Bazı besinlere aşerme ve bazılarından tiksinme, Sık duygu durumu değişimleri, Hazımsızlık ve şişkinlik, Sindirim sistemi sorunları ve özellikle de kabızlık, Burun tıkanıklığı gibi belirtilerin gebeliğin klasik belirtileridir. İlk gebelikte yaşanan sağlık sorunları sonraki gebeliklerde de ortaya çıkar mı? Maalesef gebeliklerde ortaya çıkan sağlık sorunları tam olarak tedavi edilmediğinde sonraki gebelikler için de risk oluşturmaktadır. Bu bakımdan anne adayları, daha önceki gebelikte yaşadıkları bazı tıbbi sorunlara sonraki gebeliklerde daha açık olabiliyor. Örneğin; önceki gebelikte erken doğum, yüksek tansiyon, preeklampsi, gebelik şekeri ya da lohusa depresyonu gibi sorunlar yaşanmış olması durumunda, aynı sorunun ikinci veya daha sonraki gebeliklerde oluşma riski daha yüksek olabiliyor. Bu konuda en doğru bilgiyi ve yaklaşımı gebeliği takip eden doktor sergileyecektir. Bundan dolayı da önceki gebeliklerde yaşanan her sağlık sorunu konusunda gebeliği takip eden doktor mutlaka bilgilendirilmelidir. Sonuç olarak; her gebelik her ne kadar benzersiz olsa da, gebelik belirtileri genel olarak aynıdır, sadece anne adaylarının bu belirtileri yaşama, hissetme dozları farklı olabilir. Bir kadının farklı gebeliklerinde yaşadığı belirtiler de farklılık gösterebilir ya da tamamen aynı da seyredebilir. Anne adayının ikinci gebeliğinin belirtileri, ilk gebelik belirtilerine oldukça benzese de, hamilelik sürecini yeniden yaşamak kesinlikle heyecan verici ve eşsizdir. Aynı zamanda anne adaylarının genellikle ikinci gebeliklerinin ilkine göre daha kolay geçtiği düşünülür. Zira belirtiler ve şikayetler nasıl olursa olsun, artık deneyimlidir ve sorunlarla nasıl başa çıkabileceğini çok daha iyi biliyordur.

mide bulantısı ve tuvalete çıkma