Gfzvbn. Güncelleme Tarihi 13 Ağustos 2022 Cumartesi Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orijinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir. AnaSayfam Yap Favorilere Ekle RSS Ziyaretçi Sayısı Hosted by İhlas Net SADAKA VE NAFAKANIN FAZİLETİ 3224 – Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Temiz şeylerinden kim ne tasadduk ederse -ki Allah sadece temizi kabul eder- Rahman onu sağ eliyle alır -ki O’nun her iki eli de sağdır- bu sadaka bir tek hurma bile olsa, O, Rahman’ın avucunda dağdan daha iri oluncaya kadar büyür, tıpkı sizin bir tayı veya bir boduğu büyütmeniz gibi O da sadakanızı büyütür.” Buhari, Zekat 8; Müslim, Zekat 63, 1014; Muvatta, Sadakat 1, 2, 995; Tirmizi, Zekat 28, 661; Nesai, Zekat 48, 5, 57; İbnu Mace, 28, 1842. 3225 – Yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Bir adam boş bir arazide giderken bulut içinden gelen bir ses işitti “Falancanın bahçesini sula!” diyordu. O bulut uzaklaşarak suyunu bir ketire kayalığa boşalttı. Derken oradaki sel yollarından biri bu suların tamamını akıtmaya başladı. Adam da suyun istikametini takiben yürüdü. Bir müddet sonra, suyu bahçesine çevirmek üzere elinde bir kürek, çalışan bir adam gördü. Ona “Ey Allah’ın kulu ismin ne?” diye sordu. “Falan!” dedi. Bu isim, adamın buluttan işittiği isimdi. Bu sefer o sordu “Ey Allah’ın kulu, peki sen benim adımı niye sordun?” “Ben sana şu suyu getiren buluttan bir ses işitmiştim, senin ismini söyleyerek “Falanın bahçesini sula!” diyordu. Sen bahçede ne yapıyorsun?” “Madem ki sordun söyleyeyim. Ben bu bahçeden çıkan mahsule nezaret ederim. Ondan çıkan mahsulün üçte birini tasadduk ederim. Üçte birini ben ve ailem yeriz, üçte birini de bahçeye iade ederim” dedi.” Müslim, Zühd 45, 2984. 3226 – Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Bir dirhem, yüzbin dirhemi geçmiştir.” “Bu nasıl olur, ey Allah’ın Resulü?” diye sordular. Şu cevabı verdi. “Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan daha iyisini tasadduk etti. Diğeri ise, malının yanına varıp, malından yüzbin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.” Nesai, Zekat 49, 5, 59. 3227 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma’nın anlattığına göre, kendisine bir dilenci gelmiş o da dilenciye sormuştur “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhissalatu vesselam’ın O’nun elçisi olduğuna şehadet ediyor musun?” Adam, “Evet!” deyince tekrar sormuştur “Oruç tutuyor musun?” Adam tekrar “Evet!” demiştir. Bunun üzerine İbnu Abbas “Sen istedin. İsteyenin bir hakkı vardır. Bizim de isteyene vermek, üzerimize vazifedir” der ve ona bir elbise verir. Sonra ilaveten der ki “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı işittim şöyle demişti “Bir müslümana elbise giydiren her müslüman mutlaka Allah’ın hıfzı altındadır, ta o giydirdiğinden bir parça onun üzerinde bulundukça.” Tirmizi, Kıyamet 42, 2485. 3228 – Ebu Sa’id radıyallahu anh anlatıyor “Bir bedevi gelerek “Ey Allah’ın Resulü! Bana hicretten haber ver!” dedi. Aleyhissalatu vesselam “Vah sana! O ağır bir iştir. Senin develerin var mı?” dedi. adam, “Evet!” deyince “Zekatlarını veriyor musun?” diye sordu. Adam yine “Evet!” deyince “öyleyse sen o uzaklarda kal ve çalış, zira Allah senin amelinden hiçbir şeyi eksiltmeyecektir” buyurdu.” Buhari, Zekat 36, Edeb 95; Müslim, İmaret 87, 1865; Ebu Davud, Cihad 1, 2477; Nesai, Bey’a 11, 7, 144. 3229 – Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyorç “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder.” Tirmizi, Zekat 28, 664. NAFAKA 3230 – Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Kulların sabaha erdiği her günde iki melek semadan iner ve bunlardan biri şöyle dua eder “Ey İlahımız! İnfak edene halef devam ver.” Diğeri de şöyle dua eder “Ey İlahımız! Cimriye de telef ver.” Buhari, Zekat 28; Müslim, Zekat 57, 1010. Bir başka rivayette “Allah Teâla Hazretleri şöyle der “Ey Ademoğlu! Sen infak et, ben de sana infak edeyim” şeklinde gelmiştir. 3231 – Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor. “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Müslüman olan bir kul, sahib olduğu her bir maldan Allah yolunda bir çiftini infak ederse, cennetin kapıcıları onu mutlaka karşılar ve her biri kendi beklediği kapıdan girmesi için davet eder.” “Bu nasıl olur?” diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi “Diyelim ki malı deve cinsindendir, iki deve; sığır cinsindendir, iki sığır infak eder.” Nesai, Cihad 45, 6, 48-49. 3232 – Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Bir dinar var Allah yolunda harcadın, bir dinar var köle azad etmede harcadın, bir dinar var fakirler için tasadduk ettin, yine bir dinar var onu da ailen için harcadın. İşte hep hayırda harcanan bu dinarların sana en çok sevap getirecek olanı ehlin için harcadığındır.” Müslim, Zekat 39, 995. 3233 – Ebu Mes’ud el-Bedri radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Müslüman kişi, ailesinin nafakası için harcar ve bundan sevap umarsa bu ona sadaka olur.” Buhari, Nafakat 1, İman 41; Müslim, Zekat 48, 1002; Nesai, Zekat 60, 5, 69; Tirmizi, Birr 42, 1966. 3234 – İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Kim ailesine Aşure günü geniş cömert davranırsa Allah da ona senenin geri kalan günlerinde geniş davranır.” Süfyan servi der ki “Biz bunu denedik ve öyle bulduk.” Rezin tahric etmiştir. Cami’üs-Sağir Şerhi Feyzu’l-Kadir’de mevcuttur 6, 235. TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK 3235 – Hârise İbnu Vehb radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Sadaka verin. Kişinin eline parayı alıp sadaka olarak vermek üzere çıktığı ve fakat kendisine bağışta bulunulan kimsenin “Bunu dün getirmiş olsaydın kabul ederdim, ama şu anda ona ihtiyacım yok” diye cevap vereceği ve böylece sadakasını kabul edecek bir kimseyi bulamadan sadakası elinde olduğu halde geri döneceği zaman yakındır.” Buhari, Fiten 24, Zekât 9; Müslim, Zekât 58, 1011; Nesâi, Zekât 64, 5, 77. 3236 – Ebu Müsa radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Muhakkak ki insanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit kişi altından sadaka ile çarşı pazar dolaşır da bunu kendisinden sadaka olarak kabul edecek tek kişi bulamaz. O zaman, tek bir erkeğe kırk tane kadının tâbi olduğunu ve kadınların çokluğu ve erkeklerin azlığı sebebiyle ona sığındıklarını görürsün.” Buhari, Zekât 9; MüsIim, Zekat 59, 1012. 3237 – Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki “Sadaka vermede acele edin. Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez.” Rezin tahriç etmiştir. Cami’u’s-Sagir şerh-i Feyzu’I-Kadir’de mevcuttur 3, 195. 3238 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Allah arzı yarattığı zaman, arz sallanmaya tıpkı bir hurma ağacı gibi sağa sola yalpalar yapmaya başladı, bunun üzerine dağlarla onu sabitleştirdi ve böylece arz istikrarını buldu. Melekler dağların şiddetine hayrette kaldılar. “Ey Rabbimiz, dediler, dağlardan daha şiddetli bir mahluk yarattın mı?” “Evet, buyurdu. Demiri yarattım.” “Demirden daha şiddetli bir şey yarattın mı?” dediler. Hak Teâla “Evet! dedi. Ateşi yarattım.” “Ateşten daha ağır bir şey yarattın mı?” diye yine sordular. Hak Teala “Evet, dedi, suyu yarattım! ” “Sudan daha şiddetli bir şey yarattın mı?” dediler. Hak Teala tekrar cevap verdi “Evet, rüzgârı yarattım.” “Rüzgârdan daha şiddetli bir şey yarattın mı?” diye yine sordular. Hak Teâla “Evet insanoğlunu yarattım” dedi ve devam etti “Eğer o, sağ eliyle sadaka verir, sol eli görmeyecek kadar gizlerse daha şiddetlidir.” Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn 2, 3366. 3239 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm minberde, sadakadan ve dilenmeye tevessül etmemekten bahsettiği sırada “Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır!” buyurdu. “Üstteki” infak eden “alttaki” de dilenen demektir.” Buhari, Zekât 18; MüsIim, Zekât 94. 103 3 ; Muvatta, Sadaka 8, 2, 998 ; Ebu Dâvud, Zekât 28, 1648; Nesâi, Zekât 52, 5, 61. 3240 – Adiyy İbnu Hatim radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm “Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun” buyurdu.” 3241 – Bir rivayette de “Sizden kim, bir yarım hurma ile de olsa ateşten korunabilirse, bunu yapsın” buyurmuştur.” Buhari, Zekât 10, 9, Menâkıb 25, Edeb 34, Rikâk 49, 51, Tevhid 24, 36; Müslim, Zekât 66-67, 1016; Nesâi, 63, 5, 74-75. 3242 – Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Bir gün “Ey Allah’ın Resülü! dendi, hangi sadaka daha üstündür?” “Fakirin cömertliğidir. Sen bakımıyla mükellef olduklarından başla.” Ebu Dâvud, Zekât 40, 1677. 3243 – Said İbnu’l Müseyyeb radıyallahu anh anlatıyor “Sa’d İbnu Ubâde radıyallahu anh, Resulullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelerek sordu “Senin hoşuna giden sadaka hangisidir?” “Su!” cevabını verdi.” Ebu Dâvud, Zekât 41, 1679-1680. 3244 – Zeyd İbni Eslem radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Dilenci at üzerinde de gelse ona sadaka verin.” Muvatta, Sadaka 3, 2, 992 . 3245 – Ebu Dâvud’daki bir rivayette “Dilenci için bir hak vardır, at üzerinde de gelse bile” buyurmuştur.” Ebu Dâvud, Zekât 33, 1665. 3246 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki “Mal sadaka ile eksilmez.” “Allah affı sebebiye kulun izzetini artırır.” “Allah için mütevazi olan bir kimseyi Allah yüceltir.” Müslim, Birr, 69 2588; Tirmizi, Birr 82, 2030; Muvatta, Sadaka 12, 2, 1000. 3247 – Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm, hurma mahsülünden her on vask miktara, fakirler için, bir salkım hurmanın mescide asılmasını emretti.” Ebu Dâvud, Zekât 32, 1662. 3248 – Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm, birgün elinde âsası olduğu halde çıktı. Adamın biri çürüklü bir hurma salkımı asmış idi. Aleyhissalatu vesselam salkıma değneğini dürtüyor ve “Bu sadakanın sâhibi, keşke bundan daha iyisini tasadduk etmek isteseydi. Bu sadakanın sahibi, Kıyamet günü çürük hurma yiyecek” diyordu. Ebu Dâvud, Zekât 16 l608 Nesâi, Zekât 27, 5, 43, 44 3249 – Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm’a üstü başı yok, ayakları çıplak, sadece kaplan postu gibi çizgili bedei peştamalı -veya abalarına- sarınmış, kılıçları boyunlarında asılı oldukları halde hepsi de Mudarlı olan bir grup geldi. Onların bu fakir ve sefil halini görmekten Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın yüzü değişti. Odasına girdi tekrar geri geldi. Hz. Bilâl’e ezan okumasını söyledi. O da ezan okudu, sonra ikamet kılındı. Aleyhissalatu vesselam namazdan sonra cemaate hitabetti ve “Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratıp, ondan zevcesini halk eden ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın var eden Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir” Nisâ 1 ayetini okudu. Bundan sonra Haşir suresindeki şu âyeti okudu “Ey insanlar, Allah’tan korkun. Herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır” Haşr 18. Resulullah sözüne devamla “Kişi dinarından, dirheminden, giyeceğinden, bir sa’ buğdayından, bir sa’ hurmasından tasaddukta bulunsun. Hiçbir şeyi olmayan, yarım hurma da olsa mutlaka bir bağışta bulunmaya gayret etsin” buyurdu. Derken Ensâr’dan bir zât, nerdeyse taşıyamayacağı kadar ağır bir bohça ile geldi. Sonra halk sökün ediverdi herkes bir şey getirmeye başladı. Öyle ki, az sonra biri yiyecek, diğeri giyecek maddesinden müteşekkil iki yığının meydana geldiğini gördüm. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm memnun kalmıştı, yüzünün yaldızlanmış gibi parladığını gördüm. Şöyle buyurdular “İslam’da kim bir hayırlı yol açarsa, ona bu hayrın ecri ile, kendisinden sonra o hayrı işleyenlerin ecrinin bir misli verilir. Bu, onların ecrinden hiçbir şey eksiltmez de. Kim de İslâm’da kötü bir yol açarsa, ona bunun günahı ile, kendinden sonra onu işleyenlerin günahı da verilir. Bu da onların günahından hiçbir eksilmeye sebep olmaz.” Müslim, Zekât 69, 1017; Nesâi, Zekât 64, 5, 75 – 76. 3250 – Hz. Ebu Hüreyre radıyaIlahu anh anIatıyor “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki “Bir adam “Bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim!” deyip, sadakasıyla çıktı. Fakat farkına varmadan onu bir hırsızın avucuna sıkıştırdı. Sabah olunca herkes “Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş!” diye dedikodu yaptı. Adam “Ya Rabbi bir hırsıza sadaka verdiğim için sana hamdediyorum” dedi ve ilâve etti “Ancak mutlaka bir sadaka daha vereceğim!” Yine sadakasıyla çıktı. Gece karanlığında bu sefer de bir zaniyenin avucuna sıkıştırdı. Sabahleyin herkes “Bu gece bir zâniyeye sadaka verilmiş!” diye dedikodu yaptı. Adam “Allah’ım bir hırsız ve zâniyeye sadaka verdiğim için sana hamdolsun! yine de bir sadakada bulunacağım!” dedi. Sadakasıyla birlikte sokağa çıktı. Karanlıkta bu sefer de bir zenginin eline sıkıştırdı. Sabahleyin herkes “Bu gece bir zengine sadaka verilmiş!” diye dedikodu yaptı. Adam “Allah’ım, bir hırsız, bir zâniyeye ve bir zengine sadaka verdiğim için sana hamdediyorum!” dedi. Bilahare rüyasında ona gelip şöyle denildi “Senin sadakaların kabul edildi. Şöyle ki İhlasla yani Allah rızası için vermen sebebiyle hırsızın hırsızlıktan vazgeçip iffete gelmesi, zâniyenin ziinadan vazgeçmesi, zenginin ibret alıp Allah’ın kendine verdiklerinden tasadduk etmesi umulur.” Buhari, Zekât 14; Müslim, Zekat 78, 1022; Nesâi Zekat 47, 5, 55-56 SADAKANIN AHKAMI 3251 – “Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki “Sadakanın en hayırlısı zenginlik halinde verilendir. Nafakasını vermek zorunda olduklarından başla.” Buhari, Zekât 18; Nafakat 2; Ebu Dâvud, Zekât 39, 1676; Nesâi, Zekât, 53, 5,62. Yine Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gün sadaka nafaka vermeyi emretmişti. Bir adam “Ey Allah’ın Resülü, dedi yanımda bir dinarım var!” “Onu kendine tasadduk et kendi nafakan için harca!” buyurdu. Adam “Yanımda bir dinar daha varsa?” dedi. Aleyhissalatu vesselam “Onu da çocuklarına tasadduk et” buyurdular. Adam tekrar “Bir başka dinarım daha varsa?” deyince “Onu da zevcene tasadduk et” emrettiler. Adam bu sefer “Başka bir dinarım daha varsa?” dedi. Aleyhissalatu vesselam “Onu da hizmetçine tasadduk et!” deyince, adam tekrar atıldı “Bir başka dinarım daha varsa?” Aleyhissalatu vesselam “Onun nereye verileceğini sen daha iyi bilirsin” cevabını verdi.” Ebu Dâvud, Zekât 45, 1691; Nesâi, Zekât 54, 5, 62. 3252 – Hz. Ebu Saidi’I-Hudri radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm sadaka vermeyi emrettiği sırada mescide, düşük kıyafetli bir adam girdi. Halk bağışta bulundu. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm adama iki parça giyecek verdi. Sonra halka tekrar “Sadaka verin!” diye hitabetti. Derken o adam üzerindeki iki parçalık elbisesinin bir parçasını çıkarıp sadaka olarak attı. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm “Benim kılık kıyâfetini düşük görerek iki parça giyecek verdiğim şu adamı siz de görüyor musunuz? “Sadaka verin!” dediğim zaman, kendisine az önce verdiğim iki parçadan birini çıkarıp sadaka olarak attı.” Resulullah adama yönelip “Elbiseni al!” dedi ve adamı niye böyle yapıyorsun? diye azarladı.” Ebu Dâvut, Zekât 39, 1575; Nesâi, Cuma 26, 3, 106, Zekât 59, 5, 63. 3253 – Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor “Adamın biri yumurta büyüklüğünde bir altın getirip “Ey Allah’ın Resülü, şunu bir mâdende ele geçirdim, bunu alın, tasadduk ediyorum! Bundan başka birşeyim de yok” dedi. Aleyhissalâtu vesselam memnuniyetsizliğini ifâde için ondan yüzünü çevirdi. Sonra adam Resülullah’ın sağ tarafından yaklaşıp aynı şeyleri söyledi. Efendimiz yine adamdan yüzünü çevirdi. Adam bu sefer sol tarafından yaklaştı, aynı şeyleri söyledi. Resulullah yine adamdan yüzünü çevirdi, sonra adam arka cihetinden yine yaklaşıp önceki sözlerini aynen tekrar etti. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldı ve adama attı. Eğer değseydi canını yakacaktı. Buyurdular ki “Biriniz bütün sahib olduğu serveti getirip “Bunu sadaka olarak veriyorum” diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı zenginlikten sonrakidir.” Ebu Dâvud, Zekât 39, 1673. 3254 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki “Eğer kadın, evin yiyeceğinden zarar vermeyecek şekilde infak ederse, kadın infâk ettiği için, erkek de kazandığı için sevaba kavuşurlar, malı koruyan vekil harc için de aynı şekilde sevab vardır. Bunlardan birinin sevabı diğerinin sevabından hiçbir şey noksanlaştırmaz.” Buhari, Zekât 26, 17, 25, Büyü’ 12; Müslim, Zekât 80, 1024; Ebu Dâvud, Zekât 44, 1685; Tirmizi, Zekât 34, 671, 672; Nesâi, Zekât 57, 5, 65. 3255 – Ebu Ümâme radıyallahu anh anlatıyor “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm “Kadın kocasının evinden, onun izni olmadan infak edemez!” buyurmuştu ki sordular “Ey Allah’ın Resulü! Yiyecek de mi veremez?” “Evet buyurdular, o, mallarımızın en kıymetlisidir.” Tirmizi, Zekât 34 670. 3256 – Abdullah İbnu Amr İbni’I-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor “Resulullah aIeyhissalâtu vesselâm “Kadının ihsanda bulunması, ancak kocasının izniyle câizdir!” buyurdular. ” 3257 – Bir rivayette şöyle buyurmuştur “Koca, kadının ismetine nikâhına sahipse, kadının kendi malında da tasarrufu câiz olmaz.” Ebu Dâvud, Büyü 86, 3546, 3547; Nesâi, Zekât 58, 5, 65, 66. 3258 – Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor ”Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki “Müslüman emin vekilharc, kendisine emredilen malı, gönül hoşluğu ile verdiği taktirde tasadduk edenlerden biri olur ve sevaba iştirak eder.” Buhari, Zekat 25; Müslim, Zekat 79, 1023. 3259 – Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor “Ben Allah yolunda bir at tasadduk etmiş idim. Ona sâhip olan kişi, hayvanın bakımını ihmal etti. Bunun üzerine atı satın almak istedim. Biraz ucuza satar diye düşünüyordum. Önce Resulullah aleyhissalatu vesselam’a bir sorayım dedim. “Sakın ha! buyurdu, ne onu satın al ne de sadakana dön, hatta onu sana bir dirheme verse bile. Zira sadakasına dönen, kustuğuna dönen gibidir!.” buyurdular.” Buhâri, Zekât 59, Yesâya 31, Cihâd 119, 137; Müslim, Hibât 3, 1621; Muvatta, Zekât 50, 1, 282; Ebu Dâvud, Zekât 9, 1793; Tirmizi, Zekât 23, 668; Nesai, Zekât 100, 5, 108, 109. Muvatta’nın bir rivayetinde şu ziyade vardır “. . . Sadakasına dönen kusmuğuna dönen köpek gibidir.” 3260 – İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor “Bir adam gelerek “Ey Allah’ın Resulü, annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam “Evet!” deyince, adam “Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum!” dedi.” Buhari, Vesâyâ 15, 20, 26, Ebu Dâvud, Vesâyâ 15 2882; Tirmizi, Zekat 33, 669; Nesâi, Vesaya 8, 6, 252, 253. 3261 – Sa’d İbnu Übâde radıyallahu anh anlatıyor “Ey Allah’ın Resulü dedim, annem vefat etti, onun adına yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?” “Su!” buyurdular. Bu cevap üzerine Sa’d bir kuyu kazdı ve “Bu kuyu Sa’d’ın annesi için” dedi.” Ebu Dâvud, Zekât 42, 1679, 1680, 1681; Nesâi, Vesâyâ 9, 6, 254, 255. Zekât, sadaka ve infak kavramlarının anlamlarını araştırıp öğreniniz sorusunun cevabını kısaca yazdık. 8. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabı cevapları. Zekat ve sadaka İslam dinin emirlerindendir. Bu kavramların anlamlarını kısaca sözlükte; artma, bereket, temizlenme anlamına kavram olarak; zengin Müslümanların, her yıl mallarının ya da paralarının yüzde iki buçuğunu Allah rızası için muhtaçlara karşılıksız olarak ve Allah rızası için yapılan her türlü iyilik ve yardıma kavramı sözlükte karşılıksız yardım, sadaka anlamlarına rızasını kazanmak ve kendisine verilen malların şükür için Allah’ın istediği yerlere bağışta bulunmasıdır. Zekatla ilgili hadisler nelerdir Sadaka ile ilgili hadisler Hz. Peygamber sav buyurdular ki "Sizi ticari olmayan atın ve kölenin zekatından affettim, öyle ise gümüş paralannızın zekatını verin. Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yüz doksan dirheme zekat düşmez, ikiyüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir." * Sen, Ehlikitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey, Allaha bilip anladıklarında, Allahın günde beş vakit namazı farz kıldığını kabul edip uygulamaya başladıklarında, Allahın, onlara, mallarından, zenginlerden alınıp, fakirlere verilecek olan zekâtı farz kıldığını alırken, halkın gözünde kıymetli olan mallarından uzak uğrayanın bedduasından da kaçın. Çünkü, onun bedduası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur * * Kıyamet gününde, fakirlerden dolayı zenginlerin vay hâline! Çünkü onlar şöyle diyeceklerEy Rabbimiz! Bu zenginler bize haksızlık ettiler. Senin, bizim için onlara farz kıldığın hakkımızı teâlâ da şöyle diyecektir İzzetim ve Celâlim hakkı için, sizi yaklaştıracağım, onları uzaklaştıracağım * * Gerçek fakir, bir veya iki lokma, ya da bir veya iki hurma ile baştan savulan değildir, asıl fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, kendisine sadaka verilmesinin zarureti bilinmeyen ve kalkıp insanlardan da dilenmeyen kimsedir * * Allah Resûlü bize fitre sadakasını zekât âyeti inmeden önce emretmiştir. Zekât emri geldikten sonra, onu vermemizi bize ne emretti, ne de yasakladı. Ama biz gene de veriyorduk * * Sadaka, Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölüme engel olur * * Kulların sabaha kavuştuğu hiçbir gün yoktur ki, iki melek inip, biriAllahım Allah için veren kimsenin verdiği malın yerine daha iyisini ver! Öbürü Allahım Vermeyip, elinde tutanın malına telef ver demesinler * * Bir müslüman, sevabını Allahtan umarak çoluk çocuğuna bir harcama yaparsa, bu onun için bir sadaka olur * * Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamazsanız, gönül alıcı güzel sözler söyleyin * * Allah için vermekle mal affeden kulunun şerefini daha da için tevazu göstereni, Allah daha da yükseltir * “Kim malının zekâtını sevab umarak verirse, ona sevap verilir Kim de zekâtını vermezse biz zekâtı ve malın yarısını cezâlı olarak, zorla alırız Bu, Rabbimizin kesin kararlarından biridir Al-i Muhammed’e ondan bir hak yoktur” “Hz Abbâs radıyallâhu anhüm , Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a hayırda acele etmek maksadıyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekâtın verilmesi husüsunda sormuştu Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bu hususta ona müsâade etti” Resulullah sav buyurdular ki "İslam'da ne zekatı ayağa getirme, ne zekat için uzağa gitme, ne de şiğar mehre bedel nikahlama vardır." Selam dostlarım, konumuzda Zekat ile ilgili ayetler, Sadaka ile ilgili ayetler, Zekat ile ilgili ayetler kısa, Zekât ile ilgili ayetler ve Hadisler paylaşacağız. Zekâtın miktarı ile ilgili ayetler, Zekât ile ilgili bir Ayet Meali, zekat ayeti 40’ta 1, Zekât ile ilgili ayetler Diyanet olarak paylaşmaya çalışacağız. Kur’an-ı Kerim de geçen Zekat ile ilgili ayetleri sizler için bir araya getirmeye çalıştık. Eksik ve hatalarımız olabilir. Sizlerde bu konuda eksikler görürseniz lütfen sure ve ayet numarası yazarak yorum bölümünden ekleyiniz. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur. Zekat ile ilgili Ayetler اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۜ Onlar namazlarını dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda harcarlar. Enfâl Suresi 3. Ayet Meali فَاِذَا انْسَلَخَ الْاَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِك۪ينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍۚ فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَخَلُّوا سَب۪يلَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ Şu haram aylar bir çıktı mı artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, yakalayın, hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun. Eğer tevbe ederler ve namaz kılıp zekatı verirlerse onları serbest bırakın. Muhakkak ki, Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Tevbe suresi 5. ayet فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ Eğer tevbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açıklarız. Tevbe suresi 11. ayet اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰٓى اُو۬لٰٓئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَد۪ينَ Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah’dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır. Tevbe suresi 18. ayet اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ Zekâtlar ancak fakirlere, yoksullara, zekâtların toplanmasında görevli memurlara, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihâd edenlere ve yolda kalmışlara verilir. Allah’ın bu konudaki kesin emri ve taksimi böyledir. Allah her şeyi hakkiyle bilen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Tevbe Suresi 60. Ayet Meali اَلْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍۢ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ اَيْدِيَهُمْۜ نَسُوا اللّٰهَ فَنَسِيَهُمْۜ اِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ Erkek olsun kadın olsun bütün münafıklar birbirinin aynısıdır Kötülüğü teşvik edip yayarken, iyilik, doğruluk ve güzelliğin önünü kesmeye çalışırlar, Allah yolunda harcamaktan yana ellerini pek sıkı tutarlar. Allah’ı unuttukları için, Allah da onları unutmuştur. Gerçekten münafıklar yoldan çıkmışların ta kendileridir. Tevbe Suresi 67. Ayet Meali اَلَّذ۪ينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّع۪ينَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ اِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْۜ سَخِرَ اللّٰهُ مِنْهُمْۘ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ Onlar, gönüllü olarak bol bol bağışta bulunan mü’minleri gösteriş yapmakla suçlayarak kınıyorlar. Öte yandan, çalışıp didinerek ancak imkânları ölçüsünde bulabildiklerini veren yoksul mü’minleri de; “Bu üç beş kuruşa Allah’ın ihtiyacı mı var?” diye alaya alıyorlar. Oysa Allah, asıl kendilerini alay edilecek duruma düşürmüştür ve onların hakkı can yakıcı bir azaptır. Tevbe Suresi 79. Ayet Meali اِسْتَغْفِرْ لَهُمْ اَوْ لَا تَسْتَغْفِرْ لَهُمْۜ اِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْع۪ينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ۟ O münafıklar için ister Allah’tan bağışlanma dile, ister dileme fark etmez. Eğer onlar için yetmiş defa bağışlanma dilesen bile Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü onlar Allah’ı ve Rasûlü’nü inkâr etmişlerdir. Allah böyle inançsızlar ve itaatsizler gürûhuna doğru yolu göstermez. Tevbe Suresi 80. Ayet Meali وَمِنَ الْاَعْرَابِ مَنْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَتَّخِذُ مَا يُنْفِقُ قُرُبَاتٍ عِنْدَ اللّٰهِ وَصَلَوَاتِ الرَّسُولِۜ اَلَٓا اِنَّهَا قُرْبَةٌ لَهُمْۜ سَيُدْخِلُهُمُ اللّٰهُ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟ Ama bir kısım bedevîler de var ki, Allah’a ve âhiret gününe inanır, hayır yolunda harcadığını Allah’a yakınlaşmaya ve Peygamber’in duasını kazanmaya vesile sayar. Gerçekten de, hayır yolunda yaptıkları harcamalar onlar için Allah’a birer yakınlaşma vesilesidir. Allah onları husûsî rahmetine erdirecektir. Hiç şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Tevbe Suresi 99. Ayet Meali اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ Onlar namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, âhirete de tam ve kesin bir şekilde inanırlar. Lokman Suresi 4. Ayet Meali وَاكْتُبْ لَنَا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ اِنَّا هُدْنَٓا اِلَيْكَۜ قَالَ عَذَاب۪ٓي اُص۪يبُ بِه۪ مَنْ اَشَٓاءُۚ وَرَحْمَت۪ي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍۜ فَسَاَكْتُبُهَا لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِاٰيَاتِنَا يُؤْمِنُونَۚ Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük. Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır , o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım. Araf suresi وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَنْشَاَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا اُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍۜ كُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ٓ اِذَٓا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِه۪ۘ وَلَا تُسْرِفُواۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَۙ Asmalı ve asmasız üzüm bahçeleri, hurmaları, ürünleri çeşit çeşit ekinleri, zeytinleri ve narları, birbirine benzer ve benzemez biçimde yaratan O’dur. Her biri meyve verince meyvesinden yiyin, hasat günü de hakkını zekat ve sadakasını verin; ama israf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez. Enam suresi وَلَقَدْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۚ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَق۪يبًاۜ وَقَالَ اللّٰهُ اِنّ۪ي مَعَكُمْۜ لَئِنْ اَقَمْتُمُ الصَّلٰوةَ وَاٰتَيْتُمُ الزَّكٰوةَ وَاٰمَنْتُمْ بِرُسُل۪ي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَاَقْرَضْتُمُ اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَلَاُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ فَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَٓاءَ السَّب۪يلِ Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik… Allah şöyle demişti ” Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, mallarınızı Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur. Maide suresi لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe erişemezsiniz. Küçük büyük her ne verirseniz, Allah onu kesinlikle bilir. Âl-i İmrân / 92. Ayet اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِم۪ينَ الْغَيْظَ وَالْعَاف۪ينَ عَنِ النَّاسِۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَۚ O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever. Âl-i İmrân / 134. Ayet اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ Sizin asıl dostunuz Allah’tır, O’nun Resulüdür ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rükû eden müminlerdir. Maide suresi وَالَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ رِئَٓاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَر۪ينًا فَسَٓاءَ قَر۪ينًا Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde mallarını insanlara gösteriş için harcayanları da Allah sevmez. Bir kimsenin arkadaşı şeytan olursa, o ne fenâ bir arkadaştır! Nisa Suresi لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَالْمُق۪يم۪ينَ الصَّلٰوةَ وَالْمُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَالْمُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ اُو۬لٰٓئِكَ سَنُؤْت۪يهِمْ اَجْرًا عَظ۪يمًا۟ Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazı kılan, zekatı veren, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlerdir. İşte onlara büyük bir mükafat vereceğiz. Nisa Suresi اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ ق۪يلَ لَهُمْ كُفُّٓوا اَيْدِيَكُمْ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۚ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ اِذَا فَر۪يقٌ مِنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّٰهِ اَوْ اَشَدَّ خَشْيَةًۚ وَقَالُوا رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَۚ لَوْلَٓا اَخَّرْتَنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۜ قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَل۪يلٌۚ وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقٰى وَلَا تُظْلَمُونَ فَت۪يلً Kendilerine, “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?” derler. Onlara de ki “Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez.” Nisa Suresi وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin. Bakara suresi 43. Ayet Meali Zekat ile ilgili Ayetler Resimli وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ لَا تَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ اِلَّا قَل۪يلًا مِنْكُمْ وَاَنْتُمْ مُعْرِضُونَ Hani bir vakitler İsrailoğulları’ndan şöylece mîsak kesin bir söz almıştık; Allah’dan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz. Bakara suresi – وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. Bakara suresi – لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitabave bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır. Bakara suresi – يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا بَيْعٌ ف۪يهِ وَلَا خُلَّةٌ وَلَا شَفَاعَةٌۜ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ Ey iman edenler! İçinde hiçbir alışverişin, dostluğun ve şefaatin geçerli olmayacağı bir gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zâlimlerin ta kendileridir. Bakara suresi – قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىۜ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ Güzel bir söz ve kusurları bağışlama, ardından eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah’ın kimsenin yardımına ihtiyacı yoktur. O, ceza vermekte hiç acele etmeyendir. Bakara suresi – اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar. Bakara suresi – Zekat ile ilgili ayetler konumuzdan sonra Zekat ile ilgili sitemizde bulunan diğer konularımıza da aşağıdaki linklerden kolayca ulaşabilirsiniz… Semih YAŞAR Zekat ile ilgili hadis Zekat nisabı nedir?

zekat ve sadaka ile ilgili şiirler