Kentlerinmerkezi alanında tapınaklar, pazar yerleri (agora), müzik evleri (odeion) ve kütüphaneler vardı. Ayrıca stadium (stadyum), gymnasium (qmnasyum), nymphaeum (nimfeum) gibi yapı türlerine de rastlanıyordu. Tepe yamaçlarına inşa edilen tiyatrolar Yunan kentlerinin vazgeçilmez yapılarıydı. Göbekli Tepe’nin Kazı Başkanı Prof.Dr. Klaus Schmidt, geçen yıl 20 Temmuz’da aramızdan ayrıldı. Prof. Schmidt, Prof. Hauptmann’ın emekli olmasından sonra Göbekli Tepe kazı başkanlığını üstlenmiş, Göbekli Tepe’nin yalnızca bilim dünyasında değil, kamuoyunda da tanınmasını sağlamıştı. Göbeklitepe. Göbeklitepe; özellikle son yıllarda kendinden daha fazla bahsettiren tarihi bir sit alanı. Hakkında yazılan kitaplara, makalelere ve çekilen belgesellere ek olarak Beren Saat ve Mehmet Günsür'ün başrolerini oynadığı Netflix’in 2. Türk yapımı dizisi "Atiye" de bu tarihi nokta işleniyor. Göbeklitepe arkeolojik Ve yıllarca ihmal edilen, değerlendirilmeyen tüm Osmanlı-Türk, Rum, Ermeni, Lüzinyan eserleri teker teker Vakıflar İdaresi'nin sabırlı ve iş bilir ellerinde hayat bulmaya başlıyor. Bundan bir kaç ay kadar önce, İstanbul'da sergilenen "400 yıllık miras: Kıbrıs'ta Evkaf Kayıtları", Vakıflar İdaresi'nin dışa açılma Göbeklitepe bölgenin en yüksek tepelerinden birinin üzerinde inşa edilmiş bir dizi dairesel ve oval yapılardan oluşan kült merkezi olma özelliği taşıyor. Açığa çıkarılan 5 kadar tapınağın(A-E) dışında, teknolojik ölçümler, yerin altında bir dizi tapınak daha olduğunu gösteriyor. v52wx. Kanadalı bilim insanı Ted Banning, 12 bin yıl önce inşa edilen Şanlıurfa’daki Göbekli tepe’nin tapınak değil, yerleşim yeri olduğunu öne Current Antropology adlı dergide yayımlanan makalesinde, bölgedeki taşların ev olduğunu iddia etti. Kanadalı bilim adamı, “Gördüğümüz her büyük taş veya yapı tapınak değil. Burada hiçbir kazıda görmediğimiz kadar çok yiyecek artığı var. Dünyanın en büyük çöp yığınlarından biri. Burada insanların yaşamış olması lazım. Başka şekilde bu artıklar oluşamazdı” dedi. Banning, bölgede bulunan kesici aletlerin yemek hazırlamak için olabileceğine de dikkat gecikmedi1994’te gerçekleşen kazıyı yöneten Schmidt’in Banning’e cevabı gecikmedi. Schmidt İngiliz The Times gazetesine, “Ona katılmıyorum ama farklı fikirlere daima açığız” diye konuştu. Alman bilim adamı ayrıca, Kanadalı meslektaşına bilimsel dergilerde yanıt vereceğini söyledi. İngiltere’de bulunan Stonehenge’den bile 6 bin 500 yıl öncesine dayanan Göbeklitepe insanların dini inançlarının daha yerleşik hayata geçmeden başladığını göstermiş ve insanlık tarihini değiştirmişti. 1995’ten bu yana Schmidt liderliğinde gerçekleştirilen kazılar her yıl eylül ve ekim aylarında Geographic tanıtmıştıNational Geographic dergisi geçen yaz Göbekli Tepe’yi kapak konusu yapmış ve şu cümlelerle tanıtmıştı Göbekli Tepe’de iç içe geçmiş daireler biçiminde yerleştirilmiş onlarca T biçimli devasa taş blok uzanmaktadır. Bu yer az da olsa Stonehenge’i anımsatır. Fakat ondan çok daha önce inşa edilmiştir ve kabaca yontulmuş kayalardan değil, üzerleri sıra sıra ceylanlar, yılanlar, tilkiler, akrepler ve ürkütücü yaban domuzlarıyla bezeli, alçak kabartma biçiminde kireçtaşından özenle yontulmuş anıtsal dikmelerden oluşmaktadır. Bu anıtsal dikme taşlar grubu yaklaşık 11 bin 600 yıl -yani Gize’deki Keops Piramidi’nden de yedi bin yıl- önce inşa edilmiştir. Bilinen en eski tapınak buradadır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve tüm dünyanın dikkatini çeken Şanlıurfa’daki Göbeklitepe’de, insanlık tarihinin bilinen ilk tapınakları yer alıyor. 10 bin yıl önce henüz yerleşik hayata geçmemiş olan avcı toplumların, böylesi görkemli tapınakları nasıl yaptığı ise merak uyandırıyor. İşte karşınızda tarihin akışını değiştiren keşif Göbeklitepe… Göbeklitepe’nin Tarihi İngiltere’deki Stonehenge’in 2500’de, Mısır piramitlerinin 2600’de, Mezopotamya Zigguratları’nın 4000’de, Portekiz’deki Almenders Cromlech’in 6000’de, Göbeklitepe’deki tapınakların ise inşa edildiği kabul ediliyor. Bu bilgiler inanın çok ama çok önemli! Çoğu insanın, dünyanın yaşının sadece 6000 yıl olduğuna ve insanlığın semavi dinlerle başladığına inandığı göz önünde bulundurulursa Göbeklitepe, gayet devrim niteliğinde bir höyük. Göbeklitepe Nasıl Keşfedildi? Tarihin seyrini değiştiren Göbeklitepe, 1980’lere kadar derin bir uykuya yatıyor. Ta ki 1980’lere kadar. 1980’li yılların sonlarında iki köylü, Şanlıurfa’da tepelik bir arazide, topraklarını sürerken bir heykel bulup evlerine götürünceye dek. Heykelin müstehcen olduğunu düşünen köylüler, heykelleri ahıra koyup üstünü örtüyorlar. Başlangıçta bu heykelle ne yapacaklarını da bilemiyorlar. Sonrasında ise devlet yetkililerine teslim etmeye karar veriyorlar. Ama devlete kirli heykel götürülmez’ diye bir güzel yıkayıp öyle Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’ne teslim ediyorlar. O yıllarda müzede bu heykelin değerini kavrayacak Neolitik Çağ uzmanı yok. Bunun için heykel depoya kaldırılıyor. 1990’lı yıllarda Prof. Harald Hauptmann ile onun ekibinden öğrencisi Klaus Schmidt, müzeye gidiyor. Müze yetkililerinin, zamanında köylüler tarafından getirilen heykelleri onlara göstermesi ile Göbeklitepe araştırılmaya başlanıyor ve binlerce yıl öncesine dayanan gizemli yapılar gün yüzüne çıkıyor. Göbeklitepe bütün ezberleri bozuyor ve tarihte yepyeni bir sayfa açıyor. Düşünsenize, biz 12 bin yıl önceki insanların avcılıkla geçinip yerleşik hayata adım atmadan ilkel bir yaşam sürdüklerini zannederken Göbeklitepe’de böylesine kompleks tapınaklar var. Göbeklitepe’nin Özellikleri Göbeklitepe, tarihin bilinen ilk ve en büyük tapınağı. Bu yüzden yeryüzündeki ilk inanç merkezi olması açısından önemli. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiş ve şu ana kadar yalnızca 6 tapınak gün ışığına çıkartılmış. Binlerce yıl önce böylesine bir yapının yapılmış olması akıllara durgunluk veriyor. Kayalık bölgelerden, büyük sütunların ve ağır taşların el arabaları ve yük hayvanları olmadan 2 kilometre taşınarak Göbeklitepe’ye getirilmesi için muhtemelen tarihte insanların ilk defa bu kadar kalabalık bir şekilde bir arada olması gerekiyor. Göbeklitepe’nin sadece çakmak taşı kullanılarak inşa edildiği düşünülüyor; o dönemde başka bir kesici alet bulunmamış henüz. İşin içinde ciddi bir iş birliği ve organizasyon var. Göbeklitepe’yi görmek bir zaman makinesine binmiş gibi hissettiriyor. Mağara duvarlarında ise avcılığı temsil eden resimlerden ziyade hayvan figürlerinin tek ve kabartma olarak işlenmiş olması sanatsal açıdan farklı bir anlayışı etkileyici biçimde yansıtıyor. Göbeklitepe’nin bir başka özelliği ise buğdayın atasının da ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiğinin ortaya çıkması. T sütunlarda yer alan 3 boyutlu aslan figürlerinin ise boyları 3 ile 6 metre arasında değişen, stilize edilmiş insan figürleri oldukları düşünülüyor. Sütunlar üzerine yansıtılan diğer figürlerden farklı olarak aşağı doğru iner şekilde tasvir edilen 3 boyutlu aslan kabartması dikkat çekiyor. Bu ve diğer aslan figürleri Neolitik dönemde aslanların Anadolu’da yaşamış olma ihtimalini gözler önüne seriyor. Göbeklitepe Nerede? Gelelim tüm gizemiyle merak uyandıran Göbeklitepe’nin nerede olduğuna… Göbeklitepe Şanlıurfa’nın 15 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Örencik köyü yakınlarındadır. Şanlıurfa gezinizde mutlaka görmeniz gereken Balıklı Göl’e ise 22 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Göbeklitepe’ye Nasıl Gidilir? Artık Göbeklitepe’ye gitmeye karar verdiniz ve kendiniz için en uygun rotayı arıyorsunuz. Hava yolunu tercih ederseniz, Şanlıurfa’ya haftanın her günü İstanbul, Ankara, İzmir’den aktarmasız olarak uçuşlar var. Ortalama 1 saat 45 dakikada Göbeklitepe’ye ulaşabilir ya da bölgede özel olarak düzenlenen turlara katılabilirsiniz. Eğer daha rahat bir ulaşım aracıyla gitmek isterseniz, taksi tutup 150 TL civarında bir ücretle Göbeklitepe’ye ulaşabilirsiniz. Bölgede Şanlıurfa Belediyesi’nin otobüs seferleri var. Her gün saatleri arasında iki sefer düzenleniyor. 100 numaralı durağın kalkış noktası Abide durağı. Otobüs yolculuğu yaklaşık iki saat sürüyor. Otobüs bileti ücretleri ise gayet uygun. Bilet ücreti tam 5 TL öğrenci 3 TL’dir. Göbeklitepe Yakınlarında Gezilecek Yerler Göbeklitepe’ye gitmişken uğrayabileceğiniz çok fazla yer var. Listedeki bu yerlerle Şanlıurfa gezinizde rotanızı belirleyebilirsiniz. Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi Göbeklitepe’ye 14,7 km uzaklıktaBalıklıgöl Göbeklitepe’ye 22,3 km uzaklıkta Mağarası Göbeklitepe’ye 14,8 km uzaklıktaGümrük Hanı Göbeklitepe’ye 14,4 km uzaklıktaHalil-ür Rahman Camii Göbeklitepe’ye 14,7 km uzaklıktaŞanlıurfa Kalesi Göbeklitepe’ye 14,9 km uzaklıktaRizvaniye Camisi Göbeklitepe’ye 14,7 km uzaklıktaHarran Sit Alanı Göbeklitepe’ye 13,6 km uzaklıkta Göbeklitepe’nin tarihteki önemini ve Göbeklitepe seyahatiyle ilgili bilmeniz gereken her şeyi öğrendiniz. Artık bu tarihi tapınağı yerinde görme zamanı. Hadi ilk adımı atın, hemen uçak biletini alın. Otel rezervasyonunuzu yapmayı da unutmayın! Gerisi bolca tarih ve bir de bolca Urfa dürüm. Göbeklitepe, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almasıyla birlikte dünya çapında adını duyurdu. İnsanlık tarihine yön veren bir kazı olarak gösterilen Göbeklitepe günümüzden yaklaşık yıl önce, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede yer alıyor. Peki, Göbeklitepe nerede? İşte Göbeklitepe'nin tarihi ve merak edilenleri... Açılışı “Göbeklitepe yılı” olarak kabul edilen 2019 yılında gerçekleştirilen Göbeklitepe, en eski tapınak merkezlerinden biri olarak gösteriliyor. 1995 yılında başlanan kazılar sonucu ortaya çıkartılan Göbeklitepe, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştı. İşte Göbeklitepe'nin tarihi ve merak edilenleri…GÖBEKLİTEPE NEREDE?Şanlıurfa'nın 15 kilometre kuzeydoğusunda bulunur. Şanlıurfa merkezinden taksi ya da minibüslerle kentin kuzeydoğusunda yer alan Göbeklitepe'ye kısa sürede ulaşmak mümkün. Şanlıurfa il merkezinin Örencik köyü yakınlarındadır. Göbeklitepe yıl önce inşa edilmiş. Kazılar sonucunda elde edilen verilere göre bu yapılar yerleşim amaçlı kullanılmamışlar. Göbeklitepe’de toplam 20 adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı yapılmış olduğu biliniyor, dünyanın ilk tapınakları. Taş devrinden kalma bu tapınakların yapılış biçiminde ortak bir özellik göze çarpıyor; T biçiminde sütunlar ile çevrilmiş bu tapınakların merkezinde iki T biçiminde sütun karşılıklı olarak yer alıyorlar. Boyları 3 ila 6 metre arasında değişen bu sütunların stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünülüyor. Bunun sebebi sütunlarda görülen kol ve el tasvirleri. Ayrıca sütunlar üzerinde hayvan tasvirleri ve semboller TARİHİAlman arkeolog Klaus Schmidt’in öncülüğünde 1995 yılında başlanan kazılar sonucu ortaya çıkartılan Göbeklitepe, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştı. Schmidt, Göbeklitepe’yle ilgili “Kendi gücünün farkına varan insanoğlunun, doğanın parçası olmaktan çıkıp, ona hükmetmeye giden yolu açtığı yerdir” tanımını bin yıl önce inşa edildiği ortaya çıkarılan ve yerleşik yaşama geçiş tarihinin yeniden yazılmasına yol açan Göbeklitepe, çok sayıda yuvarlak yapıdan oluşuyor. Bu yapılardan sadece 6 tanesi gün ışığına çıkarıldı. Yapılardan 20 tane olduğu tahmin ediliyor. Diğerlerinin gün yüzüne çıkartılması için de çalışmalar en önemli turizm merkezlerinden de olan Göbeklitepe’de T biçiminde sütunların üzerinde yer alan figürlerle de sanat tarihi açısından büyük bi döneme sahip. 3 boyutlu kabartmalar görenleri hayran ve Ön Türkler kitabının yazarı Özgür Barış Etli, yaptığı açıklamada, Göbeklitepe’nin bir ön-Türk eseri olduğu tezini öne sürmüştü. Etli, kaya resimlerinin, tamgaların ve kurganların Türk kültürüne özgü unsurlar olduğunu ve Göbeklitepe’de de bunların bulunduğunu yapılan kazılarda bugüne kadar çeşitli kafatası parçaları da bulunmuştu. Bir çalışma sonucunda çıkartılan üç kafatası parçası ise dünyanın en erken oyulmuş kafatasları olarak değerlendirilmişti. Urfa Göbeklitepe kazı alanında ortaya çıkartılan müthiş etkileyici yapıların “Dünyanın ilk tapınağı” olarak tanıtılmasıyla, tüm gözler buraya çevrildi. Arkeoloji konusu yoruma açıktır. Oranın tapınak olduğu konusunda elinizde hiç bir somut kanıt olmasa bile, yapıların düzeni, biçimi, etkileyiciliği gibi özelliklerini gözeterek, ve günümüz tapınaklarına da çağrışımlar yaparak, dünyanın büyük ilgisini çekebilirsiniz. Bir “İlk”; düşünün! Ve bu tür yapılara ilgiyi çektiniz mi fon bulmanız da kolaylaşıyor. Bilmiyoruz, belki de Göbeklitepeliler tapınak olarak düşünmüşlerdir. Günahlarını almayalım. Ama, nesnel olarak, bunları nitelendirmenin en doğru yolu, ilk anıtsal yapılar olmasıdır. Nitekim Göbeklitepe’nin yeni kazı başkanı böyle diyor. Sadece o mu? İnsanın ayağa kalkışı üzerine ilginç yaklaşımlarıyla ilgi çeken ve dergimizde yazılarını da yayınladığımız Oktay Kaynak da bu anıtsal yapıları gerekçelendiriyor. Üstelik, bizlerin, yani Homo sapiens’in nicel birikimlerinin süreç içinde nitel dönüşümlere uğraması ve bugünkü insan olması üzerine görüşler eşliğinde. Güzel bir serüven! Göbeklitepe sakinlerinin yaptıkları, bir karşılaştırmalı gelişme içinde, gerçekten bugüne kadarki bilgilerimiz ışığında, çok sayıda ilkler sınıfına giriyor. Anıtları, heykelleri ve büyük anlatımlarıyla.. İlgiyle okuyacağınıza eminiz... Dünya bir aşıya ne kadar hazır? Koronavirüs pandemisi yayılmayı tüm hızıyla sürdürürken gözler geliştirilmeye çalışılan aşılara çevrilmiş durumda. Peki dünya bir koronavirüs aşısına ne kadar yakın? Aşıya eşit erişim mümkün olabilecek mi? Adil dağıtım nasıl olmalı? Covid-19 aşısının onaylanması halinde nasıl dağıtılacağı büyük bir etik sorunu beraberinde getiriyor. Sayfalarımızda... Bakteriler bir araya geldiklerinde uzayda yıllarca yaşayabiliyorlar. Japon araştırmacılar kurutulmuş bakteri yumaklarını uzaya gönderdiler. Araştırma sonuçları, uzayda yaşamın topluluklar halinde kendi başına sürebileceğini ve mikropların dış etmenlerden korunmaksızın uzun süre canlı kalabilecekleri ilk kez gözler önüne serdi. “Tüketim Hastalığı” Dijital Dönüşüm konusu hem 10. Hem de 11. Kalkınma Planı’nın ana öncelikleri arasında. Hatta Tübitak 2016 yılında bu konuda bir yol haritası hazırladı. Yazarımız Lale Akarun bu konuda çeşitli projeler de hazırlayan bir bilim insanımız. Bize dijital dönüşümü dijital yöntemlerle değerlendirmenin yollarını yazdı. Kentlere yeni gelen taşralıyı ilk avlayan ilkel kapitalizmin en büyük tavlama silahı olan reklamdır. Siz tasarruftan söz eden bir yazı, krediden söz etmeyen bir banka, bir kumbara ilanı görüyor musunuz? Bizim çocukluğumuzda yerli malı söylemi, tasarruf haftası vardı...” Doğan Kuban hocanın “Tüketim hastalığı’ başlıklı yazısını kaçırmayın deriz. Ali Akurgal Covid-19’dan korunmanın şimdilik en önemli aracı olan maske konusunda beyin fırtınasını sürdürüyor; gümüş ve çinkodan maskelerden de bahsederek... Türkiye’nin ancak sanayileşerek kalkınacağına ilişkin kalkınmacı yaklaşım 1980’li yıllara kadar toplumsal bir hedef olarak kabul gördü. Ancak 1980’li yıllarla birlikte gündeme gelen fi nansal birikime dayalı neoliberal yeniden yapılanma politikaları sonucunda, azgalişmişliğin sanayileşerek aşılması hedefi de toplumsal bir hedef olmaktan çıktı. Bayram Ali Eşiyok Türkiye’nin bağımsız sanayileşmeden erken sanayisizleşmeye kısa öyküsünü yazdı. Tanol Türkoğlu Yapay zeka için önyargısızlık hali bir ön koşul değil daha ziyade ulaşılacak bir hedef olarak değerlendirilmelidir’ diyor Yapay Önyargı yazısında... Ve yine uzay haberleri Çin, insanları uzaya götürüp yeniden Dünya’ya getirebilecek bir aracın habercisi “deneysel uzay uçağı” denemesi yaptı... Ve bugüne kadarki en büyük ve en uzak karadelik çarpışması dalgası tespit edildi.. Bilim ve Beslenme sayfamızda bu hafta sindirim sistemimiz açısından arpa ve buğday arasındaki farkı okuyacaksınız... Yerçekimsizliğin beyni de değiştirmesi, yön bulma zayıfl ığının Alzheimer riskini de açığa çıkartıyor olması; asfaltın sanılandan daha fazla zararlı madde yayması; kalp hastalarına da spor öneriliyor olması... Bering Boğazında rekor erime... Hepsi ve daha çoğu Araştırma Gündemi’nde.. Nilgün Özaşaran Dede hazırladı. İstanbul Kültür Üniversitesi Hemşirelik Bölümü’nden Dr. Meral Madenoğlu Kıvanç “Öğrencilerimden öğrendiklerim” yazısında meslek yaşamının 40 yıllık sürecini özetledi. Sanatta özellikle de resim sanatında yaratıcılık kadar bilimsellik de önem taşır. Özellikle de ışık renk teorilerinde. Peki gözümüzün bir düzen duygusunu istediğini ve başta Van Gogh olmak üzere ünlü sanatçıların bunu nasıl ustalıkla kullandıklarını okuyacaksınız sayfalarımızda. Turan Enginoğlu ve Kemal Yürümezoğlu’nun kaleminden... Gösterişini kaçmak ve kur yapmak için kullanan Afili mürekkep balığı; Tarih öncesi devasa bir köpekbalığı türü olan Megalodon’un gerçek boyutu... Hayvanlar Dünyası sayfasında.. Tartışma sayfamızda Prof. Derin Orhon, önceki sayımızda yayımladığımız içinde 195 başarılı bilim insanımız konulu, büyük ilgi uyandıran araştırma üzerine düşünce, eleştiri ve önerilerini yazdı. Gelecek sayımızda da sürecek görüşler. Bir okurumuzdan mektup var Emekli öğretmen Şevki Öztürk “Derslerde dergi yanımda oluyordu; öğrencileri teknolojik gelişmeler, arkeolojik kazılar sonucu elde edilen yeni bilgiler, sağlık, eğitim, uzay çalışmaları, hayvanlar, bitkiler, ekoloji, ekosistem, yapay zekâ vb. konularında bilgilendirmeye çalışıyordum. Amacım “Neden?” ve “Nasıl?” soruları başta olmak üzere, sormayı ve sorgulamayı öğrenmelerini sağlamaktı. Bir yandan da editör köşesinin son cümlelerini uygulamaya, HBT’nin daha çok satılması ve abone sayısının artırılması için önüme gelene dergiyi anlatmaya çabalıyordum” diyerek, neden Herkese Bilim Teknoloji dergisinin önemli olduğunu yazarak gönderdi bize mektubunu. Biz de sizlerle paylaşmak istedik. *** Teşekkür ederiz sevgili öğretmenimiz Şevki Öztürk’e. Bize ve tüm okurlarımıza yol gösteriyor HBT’ye destek anlamında. Yayacağız ki karanlıklar aydınlansın, beyinlerde yeni kapılar açılsın, günün sabun köpüğü olaylarının yanına, dünyayı değiştiren gelişmeler konsun ve gözler parlasın. HBT hepimizin! Gelecek Cuma’ya kadar sevgiyle ve bilimde kalın... Dr. Öğr. Üyesi Tulga Albustanlıoğlu Geçmişi günümüzden yaklaşık yıl öncesine kadar uzanan Göbeklitepe Arkeolojik Alanı’nda yapılan kazı çalışmaları hızla devam ediyor. Göbeklitepe uygarlık tarihi ile ilgili bildiklerimizi tamamen değiştirebilir. Şanlıurfa kent merkezine yaklaşık 18 km uzaklıktaki Örencik köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe Arkeolojik Alanı’nda yapılan kazı çalışmaları hızla devam ediyor. Uygarlık tarihi ile ilgili bildiklerimizi tamamen değiştirecek Göbeklitepe’nin geçmişi günümüzden yaklaşık yıl öncesine kadar uzanıyor. Hitit, Lidya, Sümer gibi Mezopotamya uygarlıkları ve Maya uygarlığı Göbeklitepe’den binlerce yıl sonra ortaya çıktı. German Archaeological Institute DAI - Göbeklitepe Arkeolojik Alanı’nın havadan çekilen fotoğrafı Buzul Çağı’nın sona erdiği Paleolitik Çağ’da Eski Taş Çağı olarak isimlendirilir yaşayan insanlar avcılık ve toplayıcılık ile yaşamalarını sürdürüyordu. İnsanların tarım, seramik kaplar, yazı ve tekerlek ile henüz tanışmadığı ve yük hayvanlarının ehlileştirilmediği bu dönemde Göbeklitepe’de bulunan devasa anıtların nasıl yapıldığı hâlâ gizemini koruyor. Çünkü bu anıtları inşa edebilmek için insanların son derece gelişmiş ve sistemli bir şekilde birlikte çalışması ve iş bölümü yapması gerekir. Yani gelişmiş bir toplumsal düzene ihtiyaç duyulur. Göbeklitepe tapınakları Mısır’da bulunan piramitlerden daha küçük olmasına rağmen onlardan 7000 yıl önce yapılmış. Piramitlere benzer şekilde Göbeklitepe’deki anıtların inşa edilmesi için gelişmiş bir organizasyon becerisi gerekiyor. Bugüne kadar bilim insanları genellikle insanların toprağı ekip biçmeyi öğrenmesinin yani tarım sürecinin başlamasının yerleşik hayata geçilmesine ve dini yapılar inşa edilmesine olanak tanıdığını düşünüyordu. Küçük yerleşimler şehirlerin, şehirler ise uygarlıkların ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştu. German Archaeological Institute DAI Göbeklitepe'de bugüne kadar yaklaşık metrekarelik yani yaklaşık olarak 11 futbol sahasını kaplayacak bir alanda kazı çalışmaları yapıldı ve toprak altı görüntüsü elde edildi. Bu çalışmalar sonucunda Göbeklitepe’de daire şeklinde altı tapınak ortaya çıkarıldı. Henüz kazı yapılarak toprak üzerine çıkarılmayan 14 tapınak bulunuyor. Daire şeklindeki anıtsal yapıların çevresi taş duvarlarla örülmüş. Taş duvarların arasına belirli aralıklarla T şeklinde küçük sütunlar yerleştirilmiş. Yapıların ortasında ise yaklaşık 5 metre yüksekliğinde ve 16 ton ağırlığında iki büyük taş sütun yer alıyor. Göbeklitepe’de bulunan sütunların üzerinde yaban hayvanlarının tasvirleri alıyor. Büyük taş sütunların üzerinde kolları ve elleri gösteren kabartmalar yer aldığından T şeklindeki taşlar insanlara benzetiliyor. Göbeklitepe’yi inşa eden insanların yaşadıkları çağın çok ilerisinde mühendislik bilgisinin yanı sıra bu taşları şekillendirebilmek için jeoloji bilgisine de sahip oldukları düşünülüyor. Göbeklitepe’deki kazı ve araştırmaların sonucunda çok sayıda hayvan kemiğine rastlandı. Bu bilgiler Göbeklitepe’de yaşayan insanların avcılık ve toplayıcılık ile uğraştığını kanıtlıyor. Dolayısıyla bu insanların Neolitik ya da Yeni Çağ/Cilalı Taş Devri olarak isimlendirilen tarım sürecinden önceki bir dönemde Göbeklitepe’de yaşadığını söyleyebiliriz. Oysa günümüze kadar kabul gören kurama göre böylesine yapıları inşa edebilmek için insanların yerleşik tarım toplumuna geçmiş olması gerekiyordu. Göbeklitepe’deki tapınakları kullanan insanlar daha sonra bu yapıları gömmüşler. Gömülen tapınakların üzerine daha küçükleri yapılmış. Bu süreçte tapınakların da değişime uğradığı görülüyor. yıl önce yapay bir tepeye höyük dönüşen Göbeklitepe, 1995’te başlayan kazılarla gün yüzüne çıkarıldı. Tapınaklar 1000 yılı aşkın bir süre boyunca bölgedeki kültürel yaşamın merkezinde yer almış, hem dinsel bir merkez hem de fikirlerin paylaşıldığı bir toplanma yeri işlevi görmüş. Günümüzde Göbeklitepe uygarlık tarihinin akışını değiştiren ve gizemini korumaya devam eden dünyanın en önemli arkeolojik alanı olarak dikkat çekiyor. Kaynaklar Schmidt, K., Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbeklitepe - En Eski Tapınağı Yapanlar, Çev. Rüstem Arslan, Arkeoloji Sanat Yayınları, İstanbul, 2018. Albustanlıoğlu, T., “Uygarlık Tarihinin Karakutusu Göbeklitepe” Bütün Dünya Dergisi, Sayı 2017/8, 2017. Collins, A., Göbeklitepe Tanrıların Doğuşu, Çev. Leyla Tonguç Basmacı, Alfa Yayıncılık, İstanbul, 2016. Plegge, J., Turkish Stonehenge Gobekli Tepe, Plegge Enterprises, North Dakota, 2012. Yazar Hakkında Dr. Öğr. Üyesi Tulga Albustanlıoğlu Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Zeugma ve Erythrai Kazıları Heyet Üyesi Bilim Genç web sitesinde yayınlanan yazı, haber, video, fotoğraf, çizim ve animasyonların her türlü hakkı TÜBİTAK’a aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi olsa alıntı yapılamaz, kopyalanamaz ve başka yerde yayınlanamaz. Sosyal Bilimler Benzer İçerikler Popüler İçerikler

göbeklitepe nin daha sonra inşa edilen tapınaklara etkisi nedir